OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber


Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Takvim
Saat
Tülay HERGÜNLÜ
PRİZMA
ER MEKTUBU GÖRÜLMÜŞTÜR !
18/04/2014
Er Mektubu Görülmüştür!
“Can suyu denen şey bu olsa gerek.”
Elimde bir mektup var. Maltepe Askeri Cezaevi ‘nden gönderilmiş.
Gönderen, Albay Fahri Yavuz URAS.
Mektup elime çok geç ulaştı. Nerelerde gezmiş bilmiyorum ama geçtiğimiz günlerde posta kutusunda
buldum. Okudum ve ne yalan söyleyeyim, ağlamaktan beter oldum. Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz
Özdil’in başlattığı kampanya’ ya ben de adresimi göndermiştim. Sanırım değerli albayımız adresimi
bu kampanya sayesinde öğrenmiş.
Yılmaz Özdil’den de özür dilemem gerekiyor. Zira gönderdiğim e posta “okunmadan silindi”
mesajıyla geri gelmişti. Bunun üzerine ben de sitemkâr bir mesaj göndermiştim. Anlaşılan o ki,
Yılmaz Özdil’e yağan mesajlar nedeniyle sistemde bir sıkıntı meydana gelmiş. Neyse ki adresim
gerekli yere ulaşmış ki Albayımız bana da bir mektup gönderme nezaketinde bulunmuş.
Her sayfaya “Mektup Okuma Komisyonunca Görülmüştür” kaşesi basılmış olan mektubun noktasına
virgülüne dokunmadan, tamamını paylaşmak istiyorum. Sizlerden ricam lütfen birkaç dakikanızı
ayırın ve baştan sona okuyun. Sonra da elinizi vicdanınıza koyarak düşünün; Biz nerede hata
yapıyoruz?!
“Sayın Tülay Hergünlü
Can suyu denen şey bu olsa gerek. Binlerce mektup ve e posta. Buram buram umut kokuyor.
Dünyanın her yerinden, güzel Türkiye’min en ücra köşelerinden duygular yüreğimize akıyor. Sesimize
kulak verdiğiniz ve bizi yalnız bırakmadığınız için size minnettarız.
Sizlerin ödediği vergilerle okuduk ve subay olduk, yurt içi ve yurt dışında ülkemizin güvenliği
ve halkımızın menfaatleri için hayatımızı hiçe sayarak yılmadan çalıştık. Bizlere vatan hizmeti için
emanet ettiğiniz kardeşlerinizi, evlatlarınızı kendi evladımızdan kıymetli saydık. Kimimiz yolda gazi
oldu, kimimiz en yakın silah arkadaşının kucağında şehit oluşunun acısını yaşadı.
Hayatımızın ve mesleğimizin en verimli döneminde aşağılık iftiralarla karşılaştık.
Çağrıldığımızda, masumiyetimizden aldığımız güvenle adalete inanarak yurt dışından ve yurdun dört
bir tarafından savcılıklara ve mahkemelere geldik. Asla merhamet ve af dilenmedik, sadece adalet
istedik.
İstanbul’a saatlerce uzaklıktaki bir cezaevi içinde kurulan Özel Yetkili (!) Mahkemede
gözlerden uzak hukuka aykırı olarak yargılandık. Hiç katılmadığımız bir plan seminerine istinaden
kim tarafından oluşturulduğu belli olmayan ve yasadışı yollarla ele geçirilerek bir gazeteci tarafından
bavullarla savcılığa taşınan ya da arşiv malzemeleri arasına bir hain tarafından atılmış sahte CD’
lerde ismimiz yer alıyor diye suçlanmamızın mantığını çözemedik. Yargılama sürecinde çığlığımızı
kimseye duyuramadık. Bu süreçte neler neler yaşadık. Mahkemeye sunulan ancak dikkate alınmayan
devletin resmi kayıtları… Dinlenmeyen tanıklar… Delillerin sahteliğini kanıtlayan bilimsel raporlar…
Kendi yurdumuzda, kendi mahkemelerimizde duyulmak istenmeyen sesimiz, BM’ de ve AB’ de
duyuldu. İnsan haklarına aykırı ve adil olmayan bir biçimde yargılandığımız BM tarafından da kabul
edildi. Ülkenin önde gelen hukukçuları ve aydınları bize yapılan bu haksızlığı duyurmaya çalıştı. Ama
maalesef sizin adınıza karar veren mahkemeleri masumiyetimize inandıramadık ve haksız yere
mahkûm edildik.
Yaşadığımız sorun “tutuklu askerler sorunu” değildir. Sorun, alçakça bir komplo kurularak,
masum T.C. vatandaşlarının özgürlüklerinin ellerinden alınması, insan haklarının ihlal edilmesi ve
onurlarının lekelenmeye çalışılması sorunudur. Sorun sadece adalet ve vicdan sorunu, hepimizin ve
ülkemizin geleceği sorunudur.
En büyük dayanma gücümüz masumiyetimize olan inancımız ve sizlerin samimi desteğidir.
Saygılarımızla. Adalet Arayanlar Adına. Fahri Yavuz URAS”Balyoz Davasında Çarpıcı gerçeklerden Seçmeler
Albay Uras, mektubun ikinci bölümünde Balyoz Davası ile ilgili çarpıcı gerçekleri açıklamaya
çalışmış. Aynen alıyorum;
 “Kanıt olarak öne sürülen dijital dosyaların (Microsoft Word programı kullanılarak oluşturulmuş,
çıktısı alınmamış, ıslak, kuru veya elektronik imza ile İMZALANMAMIŞ bilgisayar dosyaları) sahte
olduğu ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, Yıldız Teknik Üniversiteleri dahil, ülkemizin en saygın üniversiteleri
ile ABD ve Almanya’daki adli bilişim uzman kuruluşlarından alınan 30 bilirkişi raporu ile
kanıtlanmıştır. Fakat bu bilirkişi raporları ile savunmalarımıza mahkeme kararlarında yer
verilmemiştir.
 Mart 2003’de kaydedilmiş ve kapatılmış bir CD’ de yer alan dijital dosyalarda 2007 yılında piyasaya
sürülen Office 2007 uygulamasına ait yazı karakterleri bulunduğu Microsoft Firmasının Mahkemeye
gönderdiği resmi yazı ile kanıtlanmıştır.
 Türkiye’nin taraf olduğu ve yetkisini 5 Ağustos 2006 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
imzalı Bakanlar Kurulu Kararı ile tanıdığı BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, şikayetimiz
üzerine Türkiye’nin resmi yanıtını aldıktan sonra verdiği kararında; ”Mağdurların keyfi olarak
tutuklandıklarını, savunma haklarının yok sayılarak adil yargılanmadıklarını ve bu uygulamanın
ağır insan hakları ihlalleri olduğunu” tespit etmiş ve Türk Hükümeti tarafından “Keyfi tutuklamanın
sona erdirilmesi ve ihlallerin iç hukuk yolları ile düzeltilmesini” talep etmiştir.
 Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, eski AİHM Yargıcı Milletvekili Rıza Türmen, Türk
Ceza Kanununun hazırlık çalışmalarına iştirak eden Başbakanımızın hukuk danışmanlarından Prof.
Dr. İzzet Özgenç, eski Yargıtay Başsavcıları Vural Savaş ve Sabih Kanadoğlu da dahil olmak üzere
hukukçularımız ve Barolarımız Balyoz Davasında yargılamanın adil olmadığını, Mahkemenin
değerlendirmelerinde önemli hukuka aykırılıklar ve hatalar olduğunu ifade etmişlerdir.
 Yargılandığımız Mahkemenin Başkanı 12 Eylül 2010 halk oylaması sonrasında teşkil eden Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından yargılama başladıktan altı ay sonra duruşmalar
başlamadan iki gün önce değiştirilmiştir. Temyiz sürecinin yapıldığı Ceza Dairesinin Başkanı 24 Ekim
2011 tarihinde bu göreve seçilmiş, üyelerden birisi 24 Ocak 2011 tarihinde diğer üç üye ise 24 Şubat
2011 tarihinde HSYK tarafından Yargıtay Üyesi olarak seçilmişlerdir.
 2007 model bir arabanın 2003 yılında kaza yaptığına inanabilir misiniz?
 Bir deniz subayının dijital belge oluşturduğu iddia edilen tarih ve saatte su altında dalışta olduğunu
mahkemede TRT görüntüleri ile ispatladığını, buna rağmen hüküm aldığını,
 03 Ocak 2003 tarihinde Aksaz/Marmaris Deniz Üssünde subayların bir araya gelerek darbe
hazırlığıyla ilgili bir toplantı yaptıkları iddia edilmişti. Oysa o tarihte, adı geçen bir subayın
yurtdışında büyükelçimiz ile çekilmiş fotoğrafı bazı gazetelerde yayımlanmış olduğunu,
 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhında 13 Aralık 2002 ve 02 Ocak 2003 tarihlerinde yasadışı
toplantıya katıldıkları iddia edilen bir subayın yurtdışında diğerinin ise ameliyat sonrası istirahatli
olduğunu,
 Dijital olarak 2003 yılında hazırladığı ileri sürülen bir yazı içerisinde, TSK personel Kanununun 2005
yılında TBMM’ de değiştirilmiş halinin yer aldığını,
 Değeri yüz milyar dolarla ölçülen İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının iki havacı subay ile kontrol
altına alınmasının planlandığı iddia edilmiş, subaylardan birisi 16 yıl ceza alırken diğerinin ifadesinin
dahi alınmadığını,
 Açık hapishane olarak kullanılacağı iddia edilen Fenerbahçe Stadyumunda bir F-16 uçağının gardiyan
görevi yapacağını,
 Komutanını tutuklamakla görevlendirildiği iddia edilen bir subayın görev aldığı iddia edilen tarihte
lenf kanseri ameliyatı olduğunu ve hastanede yattığını resmi belgelerle kanıtlamasına rağmen hüküm
aldığını biliyor musunuz?”16 Yıl Ceza İçin 16 Dakika “Empati” Lütfen
Mektubun son sayfasında herkesi 16 dakika empati yapmaya davet eden albayımız şöyle devam
ediyor;
 Kendimi, kendilerinden çıkmayan, üzerinde kendilerine ait hiçbir izin bulunmadığı, imzaları olmayan,
parmak izi bulunmayan dijital delillerle suçlanan ve hüküm giyen Kahraman Komutanlarımızın yerine
koydum, 16 DAKİKA dayanamadım.
 Kendimi, birçoğu oğullarının nerede olduğu kendilerinden saklanan, onların sıkıntısını nerede
olduklarını bilmeden hisseden, kuş gibi çırpınan annelerin yerine koydum, 16 DAKİKA
dayanamadım.
 Kendimi, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırmak zorunda kalan Sayın Başbakanımızın yerine koydum
16 DAKİKA dayanamadım,
 Kendimi, aynı dijital delillerde ismi olup hiç çağrılmayan, aynı dijital delillerde ismi olup, tutukluluğu
kaldırılan, aynı dijital delillerde ismi olup ağır cezalar alan subaylarımızın Sayın Genel Kurmay
Başkanlarının yerine koydum 16 DAKİKA dayanamadım.
 Kendimi, aynı dijital delillerle suçlanan ve tutuklulukları kaldırılan subaylarımızın yerine koydum
16 DAKİKA dayanamadım.
 Kendimi, aynı dijital delillerde ismi olup hiç çağrılmayan subaylarımızın yerine koydum
16 DAKİKA dayanamadım.
 Kendimi, bu dijital delillerle yargılama yapan özel Yetkili Mahkemenin Sayın Savcı ve Hâkimlerinin
yerine koydum 16 DAKİKA dayanamadım.
 Kendimi, ilk mahkemenin kararlarını çok kısa sürede değerlendirip karar veren Yargıtay’ın Sayın
Savcı ve Hâkimlerinin yerine koydum 16 DAKİKA dayanamadım.
 Kendimi, Hukuk Fakültelerinde görev yapan Sayın Öğretim Üyelerimizin yerine koydum
16 DAKİKA dayanamadım.
 Kendimi, kendi yerine koydum, kendimi güvende hissetmedim, 16 SANİYE dayanamadım.
 En kısa zamanda bu sağlıksız durumdan çıkacağımız umudunu koruyor ve herkesi “EMPATİ”
yapmaya çağırıyorum.
 Çok güzel bir atasözümüz var: “Yanlış Hesap Bağdat’tan Döner.”
Biz de buradan Sayın Albay Fahri Yavuz Uras ‘ın şahsında, haksız ve mesnetsiz yere hapishanelerde
çürütüldüğünü düşündüğümüz tüm tutuklulara ve yakınlarına sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz.
Beşeri adaletin olmadığı yerde İlâhi Adaletin mutlaka devreye gireceğine inanıyoruz.
Yazmak isteyenler için adres: General Baransel Kışlası Maltepe Askeri Cezaevi 2. Zırhlı Tugay
Komutanlığı PTT ŞB. Maltepe/İSTANBUL


2136 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kadınlar günü, kadın hakları filan… - 16/03/2022
Kadın… Nedir kadın?
Haçlı Batı’nın ikiyüzlü siyaseti - 05/03/2022
Tarih boyunca Türk ve Müslümanlara yapılan katliamlara dünya her zaman seyirci kalmıştır.
Boğazlardaki Atatürk kilidi; Montrö Antlaşması - 28/02/2022
Atatürk’ün hemen ardından gelen iktidarlar, onun güvenli dış politika kurallarını sürdüremedi.
İyi polis, kötü polis - 13/02/2022
Hani dizi ya da filmlerde izleriz ya; polisler bir suçluyu sorgu odasına alırlar. İki polis içeriye girer.
“Yapacak bir şey yok!” - 09/02/2022
Günlerdir haber kanallarında vatandaşa elektrik ve doğalgaz faturalarının yüksekliği konusunda ne düşündükleri soruluyor.
Fatma Girik - 29/01/2022
Türk Sineması, tüm emekçileriyle birlikte kendine özgü sıcaklığı ve samimiyeti olan oyuncularıyla var olmuştur.
Ay çekirdeği - 26/01/2022
Kuruyemiş dükkânında bir diyalog:
Önce can, sonra canan - 21/01/2022
Geçtiğimiz günlerde telefonuma bir mesaj düştü.
Kayıt dışı çalışma hayatı - 17/01/2022
2022 yılında uygulanacak olan net asgari ücret 4.253,40 TL. olarak belirlendi.
 Devamı