OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber


Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Takvim
Saat
Tülay HERGÜNLÜ
PRİZMA
ÇANAKKALE; BİR DİRİLİŞİN DESTANI
18/03/2014
Çanakkale; Bir Dirilişin Destanı*

17 Mart 1915 akşamı.
Topluca Namaz kılındı. Allah’tan yardım dilemeyi hak edecek kadar çok çalışıp hazırlanmışlardı. Yoksa yardım istemeye yüzleri mi olurdu?Bütün yürekleriyle zafer dilediler.
18 Mart 1915 Perşembe.
Gün doğumuna az var. Hava çok güzel. Hafif bir lodos rüzgarı esiyor. Yeni, eski, büyük, küçük, çeşitli savaş gemileri, torpidobotlar, motorlar, mayın arama-tarama gemileri, Bozcaada’nın kuzeyinde toplanıyorlar. Yakın tarihin en büyük düşman armadası oluşuyor.
Üsteğmen Cemal Durusoy gece bakımdan geçen Ertuğrul adındaki emektar uçak ile havalandı. Kumkale üzerinden Ege denizine çıktı.
Armada özel bir düzen içinde, Boğaz girişine doğru yaklaşmaktaydı. 18 zırhlı saydı. Bunlar mürettebatı en az 600 kişi olan yüzen kalelerdi.  Her birinin değişik çapta birçok topu vardı. Görünüşleri bile ürperticiydi. Bu gemilerin korkunç toplarının ateşleri altında kalacak topçuları düşününce içi ürperdi.
Birinci grupta 4 İngiliz zırhlısı vardı: Queen Elisabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve Inflexible.
İkinci grup 4 Fransız zırhlısından oluşuyordu: Gaulois, Charlemagne, Suffren, Bouvet.
Üçüncü grupta 8 İngiliz zırhlısı bulunuyordu: Majestic, Ocean, Vengeance, Irresistible, Albion, Swiftsure, Cornwallis, Canopus.
Saat 10.30’da ilk grubun öncüsü kruvazör, destroyer, muhrip, torpidobot ve mayın gemileri  Boğaz’a girdiler.  Ardından ilk 10 zırhlının silueti belirdi. 
Gözcülerin göğüsleri sıkıştı. Bir değil, iki değil, üç değil, on yüzen kale geliyordu.
Hayır!
Arkada sekiz yüzen  kale daha vardı.
On sekiz yüzen kale!
600 top!
Çanakkale’ye 16000 metre kalınca, Erenköy hizasında, ejderha yavaşlayıp durdu. Birinci ve ikici gruplar savaş düzenine girdiler. Amiral gemisinden beklenen işaret verildi:
“Ateş!”

Saat 11.15’ti.
Tarihe ‘18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı’   adıyla geçecek olan benzersiz savaş başladı. Çanakkale’de yangın başlamıştı. Kilitbahir yanıyordu. Yangın kızıllığının yansıdığı boğaz, ateşten bir nehir gibiydi.
Saat:12.00’di. 4 Fransız zırhlısı harekete geçti. Amiral Quepratte tabyaları biran önce ezip bitirmek için  filosunu gereğinden fazla ilerletti. Arkada kalan İngiliz zırhlıları da ateş edebilmek için yelpaze gibi açıldılar, bütün tabyalara ateş püskürmeye başladılar. 
Saat 12:15’di. Fransız ve İngiliz zırhlıları bu ilerleyişleri ile tabyalardaki büyük topların  menzilleri içine girmişlerdi. Gözcüler bu durumu bildirince bütün tabyalarda sevinç haykırışları, komutlar ve tekbirler yükseldi. Hızla hedeflere ayarlanan toplar ardı ardına gürlemeye başladı.
Çimenlik tabyasındaki komutan avaz avaz bağırıyordu:
” Tek bir mermi bile boşa atılmayacak. Atanı doğduğuna pişman ederim.” 
Kara ve deniz toplarının ölüm dansı başladı. İlk mermiler Fransız zırhlılarını buldu. Bouvet’de yangın çıktı. Suffren, Gaulois ve Charlemagne önemli yaralar aldılar.  Beklemediği bu sert ve başarılı karşılık Birleşik Donanma’yı şaşırtmıştı. Ateşi şiddetlendirdi.
Hava kömür, petrol, barut ve yanık kokuyordu. Yerle gök ateşle su birbirine karışmıştı.
Patlayışın yarattığı basınç, zaman zaman insanları yaprak gibi savuruyor, taş binalar çatlıyordu. Tabyalarda can kaybı başlamıştı. Birçok telefon hattı tahrip oldu. Rumeli Hamidiyesi’ndeki iki büyük top tam isabet alarak savaş dışı kaldı. Bazı toplar kullanılamaz hale gelmişti. Sık ateş eden bazı toplar da şişecekti. Bu nedenle bazı tabyaların ateşi seyrekleşti. 
Rumeli Mecidiye tabyasına dakikada 35 mermi düşmekteydi.  Tabyanın en büyük ve yararlı topunun yanında bir tek mermi kalmıştı. Yüzbaşı Hilmi Şanlıtop gözüne, Erenköy Koyu’na çekilmeye çalışan Bouvet zırhlısını kestirdi. Son mermi ona atıldı. Kıl payı boşa gitti. Ah, birkaç mermi daha olsaydı!
Ama mermi taşıyan vagoncuk parçalanmış, rayı dağılmıştı. Bu topun mermileri onlarsız taşınamayacak kadar ağırdı. Topun çaresiz kalışı Edremitli Seyit’in içine dokundu. Cephaneliğe koştu. 275 kilo ağırlığındaki dev mermiyi işaret etti:
“Sırtıma verin!”
Koca mermiyi Seyit’in sırtına verdiler. Damarları çatlıyordu, burnundan kan boşandı. Besmele çekip yürüdü. Mermiyi topun asansörüne yerleştirdi. Mahzenden bir mermi daha çıkardılar. O mermiyi de sırtlayıp asansöre taşıdı. Üçüncü mermi ağır geldi. Güçlükle taşıdı, asansöre koydu, oraya çöktü.
İlk mermi geminin kulesine, ikinci mermi baş taretine isabet etti. Son mermi dualarla uğurlandı, Bouvet’in su kesiminin biraz altına isabet etti, dev gemi ânında yan yattı.
Kader Bouvet’in ağır ağır batmasını uygun görmedi. Gemi Karanlık Liman’a kayıyordu. Orada Nusrat’ın hâlâ keşfedilmemiş 18 mayını vardı. Sürüklenen Bouvet’in yaralı gövdesi bunlardan birine değdi. Göğü çatlatacak şiddette bir patlama oldu. Havaya kızıl bir duman yükseldi. 
Saat 14:10’ da. Bouvet battı.
Saat 14:30’da yaralı Inflexible geri çekilirken Nusrat’ın mayınlarından birine çarptı. Zar zor, Bozcaada’ya ulaştırdılar.
Inflexible’dan sonra Gaulois’i gövdesinden vurdular. Zırhlı yan yattı, burnu suya gömüldü.
Suffren ve Charlemagne adlı zırhlılarda savaş niteliklerini yitirmişlerdi.
Yaklaşık üç saat içinde o kadar küçümsedikleri Türk savunması,Birleşik Donanma’nın 1 İngiliz, 4 Fransız, toplam 5 büyük zırhlısını savaş dışı bırakmıştı.      
Mayın gemileri Bouvet’in battığı yerde ve çevresinde çok sıkı arama yapıyorlardı. 3 mayın bulup patlattılar. Başka mayın olsa bulunurdu. Savaş alanını güvenli saydılar ve yayıldılar. Oysa geride barut ve Türkün hıncıyla dolu 14 mayın daha vardı.
Saat 16:’da büyük bir patlama oldu. Irresistible da Nusrat’ın döktüğü mayınlardan birine çarpmıştı. Zırhlının altı parçalandı, makine dairesine su doldu. Gemi felç oldu. Bir destroyer mürettebatını ve kaptanı kurtardı. Irresistible başı boş kaldı.
Bu trajik görünüm Amiral de Robeck’i çok sarstı.  Artık Boğaz’ı yarıp geçmeliydiler!
Çok olmuştu bu Türkler!
Birleşik donanma son gücüyle hücuma geçti. Kıyamet herhalde böyle bir şey olmalıydı. Boğaz, toprağı, havası ve denizi ile cayır cayır yanıyordu.
Gösteri uzun sürmedi. Ocean’da Nusrat’ın mayınlarından birine dokundu. 
Dans sona erdi. 
Ocean boşaltıldı, başıboş bırakıldı. Bouvet batmıştı. Irresistible ve Ocean bir süre sonra batacaklardı. 5 zırhlıda yaraları nedeniyle savaş alanından ayrılmak zorunda kalacaklardı.  Donanma yarıya yakın kuvvetini kaybetmişti. Amiral de Robeck geri çekilme emri verdi.
Saat 18:00’di.
Yenilmez armada yenilmişti.
Gün batıyordu.
Deniz de gök de kan kırmızıya kesmişti.
Sabah marşlar çalarak Boğaz’a giren Birleşik Donanma sessizce Çanakkale Boğazı’nı terk ediyordu.  Sonunda onlar da yenilginin tadını tatmışlardı.
Topçular şükür secdelerine kapandılar.
Son dakikaya kadar kuşku içinde bekleyen İstanbul’da sonucu bildiren telgraf üzerine kıyamet koptu. Zafer kulaktan kulağa yayıldı. Halk sokaklara döküldü. Evler, dükkânlar bayraklarla donatıldı. Minarelerin kandilleri yakıldı. Süleymaniye camisinin yaşlı mahyacısı çıraklarıyla geldi, düşündüğü cümleyi iki minare arasına kandillerle yazıp yatsı namazına yetiştirdi:

“Çanakkale geçilmez”

Çanakkale o günde geçilmedi, bugünde geçilemez, yarında geçilemeyecek!
Bugün yaşadıklarımız, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, başı açık- başı kapalı, Cemaat- iktidar kapışması, parti taraftarlarının birbirine saldırması, iç savaş kışkırtıcılığı v.b. tüm kargaşaların çıkması boşuna değildir. Dün Çanakkale’de, Anadolu’da kazan kaynatanlar bugün de aynı şeyi yapmaktalar. 
Oyun aynı oyun…
Aldanmayalım.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 99. Yılı kutlu olsun!
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Nurlar içinde yatsınlar. Vatan onlara minnettardır.
Tülay Hergünlü
İstanbul, 17 Mart 2014

*Turgut Özakman’ın Diriliş, Çanakkale 1915 isimli kitabından derlenmiştir. Nurlar içinde yatsın.



2386 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kadınlar günü, kadın hakları filan… - 16/03/2022
Kadın… Nedir kadın?
Haçlı Batı’nın ikiyüzlü siyaseti - 05/03/2022
Tarih boyunca Türk ve Müslümanlara yapılan katliamlara dünya her zaman seyirci kalmıştır.
Boğazlardaki Atatürk kilidi; Montrö Antlaşması - 28/02/2022
Atatürk’ün hemen ardından gelen iktidarlar, onun güvenli dış politika kurallarını sürdüremedi.
İyi polis, kötü polis - 13/02/2022
Hani dizi ya da filmlerde izleriz ya; polisler bir suçluyu sorgu odasına alırlar. İki polis içeriye girer.
“Yapacak bir şey yok!” - 09/02/2022
Günlerdir haber kanallarında vatandaşa elektrik ve doğalgaz faturalarının yüksekliği konusunda ne düşündükleri soruluyor.
Fatma Girik - 29/01/2022
Türk Sineması, tüm emekçileriyle birlikte kendine özgü sıcaklığı ve samimiyeti olan oyuncularıyla var olmuştur.
Ay çekirdeği - 26/01/2022
Kuruyemiş dükkânında bir diyalog:
Önce can, sonra canan - 21/01/2022
Geçtiğimiz günlerde telefonuma bir mesaj düştü.
Kayıt dışı çalışma hayatı - 17/01/2022
2022 yılında uygulanacak olan net asgari ücret 4.253,40 TL. olarak belirlendi.
 Devamı