OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber


Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Takvim
Saat
Tülay HERGÜNLÜ
PRİZMA
DEMOKRASİ TRENİ -2-
24/02/2013
Demokrasi treninin dördüncü durağında, yani 12 Eylül 2010 halk oylamasında, tabiri caiz ise “sivil bir darbe” yapıldı ve adalet sistemi kökünden sarsıldı. Halk ne olduğunu anlamadığı Anayasa değişikliğine “Evet!” oyu kullandı. Bazı aydın geçinen aymazlar da “ yetmez ama evet!” dediler. Bu değişiklik ile; Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nun yapısını istedikleri gibi değiştirdiler.  Askeri yargının etki alanını daralttılar.  Askerlere sivil mahkemelerde yargılanma yolunu açtılar. Güçler ayrılığını ortadan kaldırdılar. Artık yola devam etmeleri için hiçbir pürüz kalmamıştı. Yasama, Yürütme ve Yargı ele geçtikten sonra, demokrasi trenini durdurmaya kim cüret edebilirdi? Nitekim hiç kimse cüret edemedi ve Türk milleti; gözbebeği, Peygamber Kucağı ordusunun, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ‘nin nasıl hırpalandığına bizzat şahit oldu. “Bana suikast düzenleyecekler” şikâyetiyle ortalığı velveleye veren, “ şeyini şey eden şeylerin” sayesinde, TSK’ nın kozmik odasına kadar girildi ve ordunun en gizli belgeleri hâkimlerin, savcıların eline geçti. Bütün bu uygulamalara dayanamayan başta Genel Kurmay Başkanı olmak üzere, dört kuvvet komutanı istifa etti ve yerine, TSK tarihinde ilk kez, Jandarma Genel Komutanı, özel bir yasayla Genel Kurmay Başkanlığı’na getirildi. Komuta kademesinin neredeyse tamamının içeriye atıldığı Deniz Kuvvetleri’nde, donanmaya komuta edecek amiral bulunamaz oldu. Böylece, Cumhuriyet’in son kalesi olan TSK, Genel Kurmay Başkanı ile birlikte, aynı tren de seyahat etmeye başladı.Demokrasi treninin en önemli ara duraklarından birisi de Türban durağıydı. Sonuçta YÖK Başkanı sayesinde ona da çare buldular. YÖK Başkanı rektörlüklere gönderdiği yazıda, başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılmasını öngören değişikliklerin yapıldığı Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerine göre uygulama yapılabilmesi için ayrıca bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığını bildirdi ve türban denilen ki şimdiler de adına “başörtüsü” diyorlar, siyasi simge serbest bırakıldı… Türban ilkokullara kadar girdi.  Elin oğlu, İsviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)’de,  yeni bir atom altı parçacık buldu ve adına da “Tanrı Parçacığı” dedi. Adamlar, dev bilim tünellerinde atomları çarpıştırıp, 14 milyar yıl önce dünyanın oluşumunu sağlayan büyük patlama (Bing Bang)  ortamını oluşturmaya çabalarken, bizim ülkemizde mektep, medrese yalamış, ilim-bilim sahibi avukatımız, mahkemeye türbanı ile çıkma başarısını gösterdi. Demokrasi treninin makinist yardımcılarından bir büyüğümüz, sporcu kızlarımızın da türban ile spor müsabakalarına katılabileceği müjdesini verdi. Varsa yoksa türban. Sanki o muazzam İslam dini sadece türban üzerine oluşturulmuş. Sanırsınız ki Kâinatın kitabı olan Kur’an, ilimden, bilimden hiç bahsetmiyor. Kafası sürekli bel altına çalışan hastalıklı zihniyet, kadınların kafasına türbanı dolayınca, kıldan tüyden huylanmayacak, günaha da girmeyecek.  Bu arada basından öğrendiğimiz kadarıyla Türkiye, dünyanın en büyük parçacık fiziği araştırma merkezi CERN'e tam üyelikten vazgeçiyormuş. CERN ile müzakereleri yürüten Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, üyelik için 70 milyon lira vermeyi 'verimli' bulmamış!.. "Üyelik parasının karşılığını alamayız" demiş! Karşılık olarak ne bekliyorlarsa?! Birinci bölümde bizim demokrasi trenimizden bahsederken, bir başka “demokrasi treni” nin de yola çıkmaya hazır vaziyette beklediğini belirtmiştik. O tren de yavaş yavaş hareket etmeye başladı. Bu trenin en ilginç özelliği, “uzaktan kumanda” ile yönetilmesi. Yani baş makinist tren de değil. Treni, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ ndeki yardımcıları sayesinde yönetiyor. Bazen de Kandil’den ışık alıyor…Bu trene bazı büyüklerimiz, “açılım treni”, “Habur açılımı treni” veya “barış treni” de diyebiliyorlar. Demokrasi treni ile karıştırılmaması için biz adını “açılım treni” koyduk. Yeri geldikçe “açılım treni” nin 32 kısım tekmili birden maceralarını da ki sizler zaten pek çoğunu biliyorsunuz, anlatmaya çalışacağız. Ama öncelikle demokrasi treni, daha başka hangi duraklara uğruyor, öğrenmeye devam edeceğiz… Tülay Hergünlüİstanbul, 17 Şubat 2012    


1816 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kadınlar günü, kadın hakları filan… - 16/03/2022
Kadın… Nedir kadın?
Haçlı Batı’nın ikiyüzlü siyaseti - 05/03/2022
Tarih boyunca Türk ve Müslümanlara yapılan katliamlara dünya her zaman seyirci kalmıştır.
Boğazlardaki Atatürk kilidi; Montrö Antlaşması - 28/02/2022
Atatürk’ün hemen ardından gelen iktidarlar, onun güvenli dış politika kurallarını sürdüremedi.
İyi polis, kötü polis - 13/02/2022
Hani dizi ya da filmlerde izleriz ya; polisler bir suçluyu sorgu odasına alırlar. İki polis içeriye girer.
“Yapacak bir şey yok!” - 09/02/2022
Günlerdir haber kanallarında vatandaşa elektrik ve doğalgaz faturalarının yüksekliği konusunda ne düşündükleri soruluyor.
Fatma Girik - 29/01/2022
Türk Sineması, tüm emekçileriyle birlikte kendine özgü sıcaklığı ve samimiyeti olan oyuncularıyla var olmuştur.
Ay çekirdeği - 26/01/2022
Kuruyemiş dükkânında bir diyalog:
Önce can, sonra canan - 21/01/2022
Geçtiğimiz günlerde telefonuma bir mesaj düştü.
Kayıt dışı çalışma hayatı - 17/01/2022
2022 yılında uygulanacak olan net asgari ücret 4.253,40 TL. olarak belirlendi.
 Devamı