OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber


Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Takvim
Saat
Mustafa YOLCU
YAZI
BİR SİGARA İÇİMİ
11/03/2014

Ankara’da, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi bahçesinde eşimle birlikte oturuyor, öyleden sonra doktora görünmek için vakit geçiriyorduk.

Masamıza bir hanım gelip oturdu ve birini cep telefonu ile arayıp konuşmaya başladı. Konuşmasında- "Doktora görünerek tetkiklerini yaptırdığını, tetkiklerin sonucunda kolesterol dışında bir sıkıntısının çıkmadığını, şikâyetlerinin psikolojik olduğunu” Söyledi. Konuşmasından, kız kardeşi ile konuştuğu anlaşılıyordu. Konuşması bitince, sigarasını yakıp içmeye başladı!

Yüksek çıkan kolesterole rağmen sigara içen hanıma - “ Sigara kolesterol’ün en büyük nedeni değil mi? Niye sigara içiyorsunuz?” diye sordum.

Hanım- “ Ben bu sigarayı da içmesem, alkole veya uyuşturucuya başlamak durumunda kalırım.” Dedi.

Niye diye sorduğumda:- “Benim başımda tedavisi mümkün olmayan iki tane deli var. Ben onlarla uğraşıyorum. Bu sebeple bende ne moral kalıyor, nede sağlık kalıyor.” Dedi.

Bunu duyunca bir süre sustuk. Konuşacak bir şey yoktu. Hanım çok zor bir durumda idi. Kendisine moral vermeye çalışarak, üzülmemesini söyledik.

Hanım-“ Kardeşlerimin, kaldıkları evde çöp toplama hastalığı var.” Dedi. Bu garip bir hastalıktı. Daha öncede bizim yazlık evdeki komşumuzun, eve çöp toplama alışkanlığı vardı. Sokakta bulduğu, çöpe atılan eşyaları alıp evine getirirdi. Evinin bahçesini odun ile doldurmuştu. Bütün bunları dile getirerek, Allah sabır versin dedim.

Bunları konuşurken, psikiyatri doktorunun yazdığı “ Madalyonun öbür yüzü.” adlı kitabı hatırladım. O kitabın bir hikâyesinde, apartmanlarını çöp eve dönüştüren kız kardeşlerin konusu anlatılıyordu.

İnsan için en önemli şeylerden biri ruh sağlığıdır. Ruh sağlığı olmazsa, tüm hayat insana zehir oluyor. Bu sebeple, anılan kitabı okuyunca içinde bulunan hikâyelerden çok etkilenmiştim. Hanıma bu kitaptan bahsederek, orada da çöp ev hikâyesinin olduğunu söyledim.

Hanım güldü ve – “ O kitaptaki hikâye bizim hikâyemiz, yıllardır o problemi biz yaşıyoruz. Kardeşlerim yıllardır o  kitabı yazan doktorda tedavi oldu ama bir sonuç alamadık. ” Dedi.

Eşimle ben bir anda donakaldık. Dünya ne kadar küçükmüş. On yıl önce okuduğumuz kitabın hikâyesini yaşayan kişi ile karşılıklı oturup konuşuyor, yaşanılan ibretlik hadiseyi bire bir kendisinden dinliyorduk.

Babaları kamuda üst düzey yönetici olarak çalışmış. Ankara’nın mutena semtlerinden birinde bulunan arsasına, 8 dairelik bina yaptırmış. Dört kızı ile birlikte, binanın bir dairesinde oturmuşlar. Diğer dairelerini de kiraya verip, maddi olarak rahatça geçinerek hayatlarını sürdürmüşler. Önce baba, sonra da anneleri vefat etmiş. Bir kardeşleri evlenerek, evden ayrılmış. Evde üç kız kardeş kalmış. Evde çıkan plastik kaplar, naylon torbalar ve paket kâğıtları odalarda biriktirilmeye başlanmış. Apartmanda bulunan kiracılar çıkınca, o dairelere de çöpler depolanmış. Kardeşleri yeni elbise alıyorlar, kirlendiğinde elbise yıkanmayıp torbaya konulup çöpe atılıyor, sonrada yeni elbise alıyorlarmış.

Güzelim binada, dairesinde çöplerle birlikte yaşıyor, kendi evinde içine sinesi yemek yapıp yiyemiyorsun. Bir arkadaşını evine davet edemiyorsun.

Konuştuğumuz hanım, evlerinde yaşananlara katlanamayıp, kardeşlerinden ayrılarak kiraladığı evde kalıyormuş. Kardeşlerinin yanından ayrılmasına rağmen, yaşadığı süreçten dolayı kendini psikolojik olarak hasta hissediyordu.

Allah kimseye çaresiz dert vermesin. Bu hikâyede olduğu gibi, malın olsa da çaresiz kalıyorsun.

Kanuni Sultan Süleyman’ın bir deyimi var:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Allah hepimize sağlık, sıhhat, afiyet versin. İki günlük dünyada, basit konular için, başkaları için, politik çekişmeler ile bir birimizi kırıp, dargın olmayalım.

Elbette derelerden çok sular akacak, her kes yaptıkları ile kalıp sorgulanacak.

 

Mustafa Yolcu

myolcu@ttmail.com

 

 

 

       

 



1810 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BİR YAHUDİ TÜCCARI - 18/12/2023
Yakınım İstanbul Karaköy’de bulunan Yahudi tüccardan tezgâh satın alıp, Ankara ya dönmüş.
DEĞERLİ MİLLETVEKİLİMİZ HİDAYET VAHAPOĞLU - 11/04/2023
Bursadan ’dan MHP milletvekili olarak meclise giren, hemşerimiz hidayet Vahapoğlu, meclisin en devamlı üyesi ve kanun teklifi ile önerge veren milletvekili idi.
DEPREME KARŞI TEDBİRLER - 06/03/2023
Depreme karşı tedbirleri ikiye ayırıyoruz. 1- Devletin üzerine düşen tedbirler. 2- Vatandaşın üzerine düşen tedbirler.
DEPREMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 25/02/2023
Güneydoğu Anadolu depremi. 10 İlimizin alanında meydana gelen depremle 16.2.2023 tarihi saat 21.00 itibarı ile 36000 ölü, 110000 yaralı var.
SEVDİĞİN ELDE EDEMİYORSAN, ELDE ETTİĞİNİ SEV - 16/11/2022
Gün görmüş bir arkadaşımla sohbet ederken, yeni neslin ulaşılması zor talepleri için “SEVDİĞİNİ ELDE EDEMİYORSAN, ELDE ETTİĞİNİ SEV” tabirini kullandı.
BÜYÜK DEVLET NASIL OLUNUR? - 01/11/2022
1-Büyük devlet sözle olunmaz. Çok konuşarak hiç olunmaz. Dünya ölçeğinde yeni vizyon ve misyon üstlenmek gerekir.
İSKİLİP TE BİR KÖŞE BAŞI DÜKKÂNI - 13/10/2022
Resim ’de gördüğümüz yer, İskilip te Hamam önü caddesi ile Dikiciler caddesinin birleştiği köşe başıdır.
İSKİLİP’TE PAZAR (ÇARŞAMBA) GÜNÜ - 24/05/2022
Yıl 1968 Haziran ayıpazar günü idi.
TEFECİLİK - 07/05/2022
Tefecilik, kişilerden hukuki sınırı geçenmiktarda faiz alarak, borç para verme olayıdır.
 Devamı