OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi

Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Hava Durumu
Takvim
Saat
Nihat KARALAR
FARKINDA MISINIZ?
28/09/2014
 
 
Gözün Aydın Türkiye...
 
Gözün Aydın Ey Necip Türk milleti!
 
Gözünüz çok çok aydın!
 
Sonunda tosun gibi pardon şirin mi şirin bir kızımız oldu(!)..
 
***
 
30 yıldır beklenen (!) gerçekleşmesi için kıyısından-köşesinden çekiştirilen Laik Türkiye ülküsüne 
 
çelme takma, adına türban mı, başörtüsü mü –ne derseniz deyin- projesi sonunda ortaöğretimlere 
 
kadar indirilmesinin yolu sessiz sedasız bir şekilde hayata geçirildi.
 
Bakanlar Kurulu’nun geçen hafta aldığı kararla Milli Eğitim Kurumları’nda (yani okullarda) 
 
uygulanan Kılık-Kıyafet Yönetmeliği’nde yapılan bir iki cümlelik değişiklikle ortaöğretim 
 
kurumlarında kız öğrencilerin başı kapalı olarak derslere girilmesinin önü açıldı.
 
***
 
Buraya kadar her şey çok normal, hatta bir hakkın teslimi olarak görülebilir. 
 
Ama işin uygulama sürecinde kazın ayağının öyle olmayacağının sinyalleri de gelmeye başladı.
 
Ve Bakanlar Kurulu’nun ilgili kararı Resmi Gazete’de de yayımlanarak yürürlüğe gir(diril)miş oldu.
 
Ne diyelim, gözün aydın mı yoksa geçmiş olsun mu? diyeceğiz, tüm bunları kararın uygulanma 
 
sürecinde çok net bir şekilde göreceğiz.
 
***
 
Sözün özü; onca sorunlarımız çözüm beklerken, 
 
IŞİD tehlikesi büyük kentlerimize kadar sıçramış, 
 
Hayli tedirgin bir ortama doğru gittiğimiz ayan beyan ortada iken, 
 
Okulların fiziki yapısından öğretmen açıklarına, 
 
Öğrencilerin yaşadığı TEOG karmaşasına,
 
Birçok sorunun yaşandığı bir ortamda Milli Eğitim Bakanlığı’nın bunları çözme görevini bırakıp, 
 
adeta Diyanet İşleri Başkanlığı gibi davranmakta hiçbir sakınca görmemektedir.
 
***
 
BU KARAR, bir kesim için 30 yıllık ‘yanlıştan dönülmüş oldu’ şeklinde değerlendirilirken, bir 
 
diğer kesim için ise ‘Laik Cumhuriyeti’n asli kodları ile oynanmıştır’‘ olarak görülüyor.
 
***
 
Türkiye, ne talihsiz ve bahtsız bir ülkeymiş ki; kız çocukları üzerinden siyasi prim toplama 
 
anlayışından bir türlü kurtulamıyor.
 
VARSA YOKSA KIZ ÇOCUKLARI!
 
Yeri gelince; 18 yaşına kadar olanları ‘ÇOCUK’ diye değerlendiren bir anlayış, iş başörtüsüne gelince 
 
‘çocukların hakkı ve tercihi’ diye hasamet nutukları atmaktan geri kalmamaktadır.
 
Hoş bu ülkede 17 yaşında gençler, “asmayalım da besleyelim mi?” denilerek, darağaçlarına 
 
götürülmedi mi?
 
Türkiye, ne talihsiz ve bahtsız bir ülkeymiş ki; bölgesindeki tek laik ülke olma onurunu bile 
 
yeterince koruyamaz hallere düşürülmektedir..
 
-Ortadoğu ateş çemberinde..
 
-IŞİD terörünün kapımıza, hatta büyük kentlerimize kadar dayandığı,
 
-Birçok dünya ülke başkentinde ‘IŞİD’e destek veren ülke’ olduğumuz algısının açık açık 
 
seslendirildiği, seslendirilmekten öte diplomatik yollarla yetkililerimize defalarca aktarıldığını sağır 
 
sultanların bile duyduğu,
 
-Dostumuz diyebileceğimiz bir ülkenin bile kalmadığı bir ortamda, 
 
Biz işi gücü bırakmış; yıllardır ‘Derin Dondurucu’da bekletilen başörtüsünü yeniden ülke gündemine 
 
getirmekte bir sakınca görmüyor, hatta toplumun üzerine bir el bombası gibi atmakla meşgulüz.
 
-Ve bunun adına Güçlü Türkiye... 
 
-Bölgesinde sözü dinlenen ülke..
 
-Son ayların en moda söylemiyle ‘Yeni Türkiye Projesi’ diyoruz..
 
Gerçi yaşananlar karşısında şaşılacak, ‘bu da nerden çıktı?’ denilecek bir durum söz konusu değildir. 
 
Çünkü ‘Yeni Türkiye Projesi’ni bu topluma dayatan 12. Adam, Başbakanlığı döneminde sık sık; “ 
 
Biz dindar ve kindar bir gençlik istiyoruz” dememiş miydi?
 
Şu an yapılanlar da, o gün söylenenlerin bugün hayata geçirilmesidir, o kadar..
 
***
 
-Gelir dağılımındaki adaletsizlik özellikle son yıllarda korkutucu boyutlarda artarak zenginle yoksul 
 
arasında devasa uçurumlar olduğu ortada iken,
 
-Yine buna bağlı olarak toplumdaki tüm değerler alt-üst olup, geleceğinden tamamen umutlarını 
 
kesmiş bir yığınlar ordusuna doğru gidişimiz net şekilde görülürken...
 
-Tabloyu istediğiniz kadar uzatabilirsiniz, ortada elle tutulur, gözle görülür bir nebze ışık 
 
göremezsiniz.
 
Çünkü ahlakını ve değerlerini yitirmiş toplumlar, algılarla uyutulmaya dünden razı edilmiş yığınlara 
 
dönüşürler ki, bizim sonumuz da biraz öyle görülüyor. 
 
Yaşananların hiç biri, ülkeyi yönetenlerin umurunda değildir.
 
VARSA YOKSA TÜRBAN, VARSA YOKSA BAŞÖRTÜSÜ!
 
Bu anlayışta olanlar için türban veya başörtüsü; tüm olumsuzlukların üzerini örtmek için seçilmiş en 
 
iyi siyasi malzemedir. 
 
-İşsizlik mi deniyor, ört üzerine türbanı..
 
-Gelir dağılımında adaletsizlik mi deniyor, ört üzerine başörtüsünü..
 
-Öğrenciler daha demokratik bir eğitim mi istiyor, 
 
-Kamu çalışanları grevli-toplusözleşmeli bir sendika mı istiyor, 
 
-Çalışanlar daha güvenceli bir iş ortamı mı istiyor..
 
-Ört türbanı, ört başörtüsünü! 
 
-Oldubitti ve her şey pür-i pak!
 
 ‘Yeni Türkiye’ dedikleri proje, sanırım bu olsa gerek..
 
***
 
-Bu uygulamayı hayata geçirirsek, toplum tedirgin olur muş, 
 
-9-10 yaşlarındaki kız çocuklarının psikolojisi bozulur muş, 
 
-Eğitim-öğretimdeki birlik dengesi bozulur, öğrenciler arasında olduğu gibi aileler arasında da nifak 
 
tohumları yeşerirmiş,
 
- Okullar bile türbana izin verenler-vermeyenler diye ikiye ayrılırmış, hiç umuranlarında değildir..
 
VARSA YOKSA TÜRBAN, VARSA YOKSA BAŞÖRTÜSÜ!
 
*** 
 
Milli Eğitim Bakanlığı’nın son kararı, tam da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin bir 
 
grup Alevi yurttaşın yaptığı ‘Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın’ yönündeki taleplerine yönelik verdiği 
 
kararın hemen ardından gelmiştir.
 
Zamanlaması bile en ince ayrıntısına kadar hesaplanmış, kurgulanmış ve ani bir kararla oldu-
bittiye getirilerek, toplumun kucağına bırakılan el bombasından farksız bir karardır.
 
***
 
Kimse bize (topluma), son ‘başörtüsü kararı’nı masumane bir uygulama, “İnanç Özgürlüğü’nün bir 
 
gereği edebiyatı ile savunmaya, hatta dayatmaya kalkışmamalıdır...
 
Bu toplum, her şeyi kabullenir ama dini vecibelerin kendisine dayatma ile öğretilmek istenilmesini 
 
asla kabul etmez/ onaylamaz.
 
Aslında örtülmek/kapatılmak istenen 9-10 yaşlarındaki kız çocukları değil, toplumun tüm 
 
kesimleridir. 
 
Bunun adı bal gibi Laik Cumhuriyeti’n temellerine -bilerek ya da bilmeyerek- dinamit koyma, yok 
 
etme hareketinin en keskin adımlarından birisi ve en tehlikelisidir..
 
FARKINDA MISINIZ?
 
***
 
GÜNÜN SÖZLERİ:
 
* Yalanların ve yasakların kol gezdiği ‘ORTADOĞU’da hakikat kötürümdür.(Haluk Şahin)
 
* ORTADOĞU politikasında hukuk yoktur, verilen sözler ve değişen dengeler vardır.’ (Ece 
 
Temelkuran)
 
***
 
BEŞ ÖZLÜ SÖZ..
 
*Yükselmenin en alçakcası, zayıfların sırtına basarak yükselmektedir. 
 
(La Rochefoucauld)
 
*Asıl zafer kazanan, öfkesini yenebilendir. 
 
(Theophrastus)
 
*Yarı aydınlar, bilgisizlerden daha tehlikelidir.
 
(L.Glein)
 
*İradene hakim, vicdanına tutsak ol
 
(Arısto)
 
*Savaşın iyisi, barışın kötüsü yoktur.
 
(Benjamin Franklin)


1284 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

VE ‘KARA PROPAGANDA’ FİLMİ YENİDEN VİZYONA MI GİRİYOR? - 15/05/2015
‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler’
VE DANANIN KUYRUĞUNUN KOPMASINA 41 GÜN KALDI! - 28/04/2015
GÜNÜN SÖZÜ: KULAKLARA KÜPE!
SARI ÖKÜZ’Ü VERMEK YA DA VERMEMEK! - 21/04/2015
7 Haziran Genel Seçimleri için geri sayım başladı.
NE O.. AT İZİ, İT İZİNE Mİ KARIŞIYOR? - 05/04/2015
Türkiye hala, geçen hafta başında meydana gelen iki olayın şokunu atlatmış değil.
TÜNELİN ÇIKIŞINDAKİ IŞIĞI GÖREBİLMEK! - 01/03/2015
ZAMAN su gibi geçip gidiyor..
‘İDAM CEZASI’ VE YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK! - 19/02/2015
Mersin’de 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın vahşi cinayete kurban gitmesi, hepimizi derinden yaraladı.
KOMŞUDA PİŞER BİZE DE DÜŞER Mİ! - 04/02/2015
Yunanistan Radikal Sol Koalisyonu’nun (SYRIZA) seçim zaferi, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya solunda yeni bir umut ve yeni bir heyecan yarattı.
HER YENİ YIL BERABERİNDE YENİ UMUTLAR GETİRİR (Mİ)? - 30/12/2014
HANİ ESKİ YILI UĞURLARKEN, yenisine dair beklentileri yazmak adettendir ya, biz de öyle yapmaya çalışacağız.
BİZDEN DUYMUŞ OLMAYIN.. 2015 YILI ÇOK ZOR GEÇECEKMİŞ! - 22/12/2014
Genellikle yeni yıla girerken, içimiz yepyeni bir umutla dolar ve geleceğe yönelik çok güzel düşler kurmaya çalışırız.
 Devamı