OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi
Nihat KARALAR
ÇORUM YEREL BASIN TARİHİ ÜZERİNE NOTLAR..
21/02/2014 ÇORUM YEREL BASIN TARİHİ ÜZERİNE NOTLAR.. 1)MAZİSİ OLMAYANIN ATİSİ DE OLMAZ Hani derler ya; Terzi söküğünü dikemez Bizimki de böyle birşey olsa gerek! (Mazi:geçmiş / Ati:gelecek) Gazetemizin yazarı sevgili hocam , Çorum basını üzerine bir yazı yazmamı istediğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Ama bir türlü elim bilgisayarın tuşlarına varmıyordu. Adeta yüklendiğim sorumluğun altında eziliyordum. Konuya nereden ve nasıl başlayacağıma bir türlü karar veremiyordum. Hani derler ya; Terzi söküğünü dikemez Bizimki de böyle birşey olsa gerek! Neyse; pilavdan dönenin kaşığı kırılsın diyor ve hasbelkader 27 yılı aşkın süredir içersinde yer aldığım Çorum basını ile ilgili bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Önce şu konuda mutabık kalmamız gerektiğini düşünüyorum: Gerçekten Çorum’da denildiği gibi köklü bir gazetecilik ya da başka bir deyimle basın sektörü var mı, varsa üstlendiği sorumluluğu ne derece yerine getirebiliyor? Bu ve buna benzer bir çok soruya yanıt aradığımızda karşımıza Çorum basını ile ilgili çok çarpıcı sonuçların çıkacağını söyleyebiliriz. (Not:Kentimizde eğitim ve öğretim veren Bilge Kağan Ticaret Meslek Lisesi'nin Gazetecilik ve Radyo-Televizyon Bölümü öğrencilerinin bu konuda çarpıcı bir araştırma yapmaları gerektiğini düşünüyorum) Çorum Basını denilince karşımıza üç ayrı dönem çıkıyor: 1.dönem 1921-1950 yılları 2.dönem 1960-1980 yılları 3.dönem 1980 (Daha çok 1991 yılı sonrası) Konu üzerinde ciddi araştırma yapanlardan edindiğimiz bilgilere göre; Çorum’da ilk gazetenin yayımlandığı tarih 1921 yılına kadar uzanıyor. Bir anlamda 1921 yılını Çorum basın tarihi içinde başlangıç sayabiliriz. Çorum Basını üzerine yaptıkları çalışmalarıyla tanınan Eğitimci-Yazarlar Abdulkadir Ozulu ve Eğitimci-Yazar Ethem Erkoç’un yaptığı çalışmalara göz attığımızda; zengin kültüre sahip Çorum’da bilinen ilk gazete; Abidin Efendi’(Çetin) nin yayınladığı; Ajans olduğunu görüyoruz 1921 yılında Çorum, 1925’de Fikret gazetesi yayına başlıyor. 1938 yılında yayımlanmaya başlayan Çorumlu adlı ilmi ve tarihi konuları işleyen aylık dergi ancak 61 sayı yayınını sürdürebilmiştir. 1921-1950 yılları arasında yine çok sayıda gazetenin açılıp kapandığı görülüyor. Ve bunların büyük bir çoğunluğu; edebiyat tutkunu, yarı-resmi kişilerce çıkartılmış. 1951 yılına gelindiğinde ise Vilayet destekli Yeni Çorum gazetesi, 1952’de Akisler adlı haftalık gazete yayına başlıyor. 1955 yılında Yeni Adım ve Hür Yol adlı iki gazete yayına başlıyor. Hür Yol 1961 yılında, Yeni Adım ise 1965 yılında yayın hayatına son veriyor. 1962 yılında Yeni Çorum, 1966 yılında Yenigün gazetesi devreye giriyor. Bu gazete 1971 yılında kapanırken, bu arada yayımlanan Çorum Ekspres gazetesinin de uzun ömürlü olmadığına tanık olunuyor. 1968 yılında Çorum’un Sesi çıkmaya başlarken, ilçelerde de Yeşil İskilip, Bizim İskilip, Sungurlu’nun Sesi gibi gazeteler yayımlanmaya başladı. 1972 yılında yayın hayatımıza giren Koparan gazetesi 1991 yılına kadar devam ederken, Aynı yıllarda çıkan Çorum Gazetesi ise 1989 yılında yayın hayatına son veriyor. Bu arada çok sayıda gazete ve dergi çıkmasına rağmen çoğunun uzun ömürlü olmadığına tanık olunuyor. Görüldüğü gibi 1951 ile 1991 yılını kapsayan 40 yıl içersinde Çorum’da çok sayıda gazete ve dergi yayınlanıyor. Ve bu yayınların genelde dört sayfa ve entertip denilen baskı sistemi ile basıldığı görülüyor. Finansman açısından da pek güçlü olmadıkları, genelde kentin tanınmış eşraflarının desteği ile bir kaç edebiyatsever kişilerce çıkarıldığına tanık oluyoruz. 2) İLK ÖRGÜTLENME 1986 KASIM AYINDA GERÇEKLEŞTİ.. Çorum’da bu kadar köklü bir basın geçmişi olur da örgütlenme olmaz mı diye soracak olursanız; bu konunun 1986’lı yıllara gelindiğinde tartışılmaya başlanıldığına tanık oluyoruz. O yıllarda ikisi günlük üç gazetenin yayımlandığı Çorum’da ilk ciddi anlamda örgütlenmenin meyveleri Ağustos-Kasım ayları arasında atılıyor ve 6 Kasım 1986 tarihinde 8 matbaacı, fotoğrafcı ve basın çalışanının bir araya gelmesi ile Çorum Gazeteciler Cemiyeti kuruluyor. 6 Kasım 2013 tarihinde 27 yılını geride bırakacak ender kuruluşlardan birisi olan Çorum Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucuları arasında İlhami Ilıman, Mustafa Aymergen, Özcan Özdoğan, Nihat Karalar, S. Tekin Başkaya, Özgür Kolukısa ve Bahri Baş yer alıyor. 26 yılı geride bırakan ve bugün Çorum’da yayın yapan gazetelerin yanı sıra tv ve radyo istasyonları ile yaygın basın temsilcilerinin de yer aldığı 120’i aşkın basın çalışanını bir araya getirmeyi başaran Çorum Gazeteciler Cemiyeti'nde kurulduğu 1986 tarihinden bugüne kadar 4 başkan görev yaptı. (İlhami Ilıman (1986-88) Azmi Öztürk (1988-89), Mehmet Yolyapar (1989-2005), Şevket Erzen (24 Nisan 2005-halen görevde). Şu an ise yönetim kurulu Şevket Erzen başkanlığı’nda şu isimler oluşuyor: Sadık Örgel (Dosthaber Gazetesi Sahibi), Bülent Özkaleli (İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü), Murat Özülke (Manşet Gazetesi Yazıişleri Müdürü), Orhan Güçlü (Osmancık Haber Gazetesi Sahibi), Mustafa Demirer (Hakimiyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, - DHA Çorum Temsilcisi), Naci Aygün (Dosthaber Gazetesi Yazıişleri Müdürü), Seyfettin Mete (Dosthaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni - Akşam, Cumhuriyet, Show TV Çorum Temsilcisi). Serdal Özel (Sungurlu’nun Sesi) Denetim Kurulu ise; Hakimiyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Mesci, Dost Radyo Sahibi Şahin Örgel ve Manşet Gazetesi Mali Sorumlusu Murat Özülke. Ve 23 Şubat 2013 Cumartesi günü yaptığı olağan genel kurul toplantısı ile 3 yıllık yeni yönetim organlarını belirleyen Çorum Gazeteciler Cemiyeti, yerel basın çalışanlarına yönelik düzenlediği mesleki eğitim seminerleri olmak üzere bir çok çalışmaya imza atarken, kentin kültürel ve sanatsal gelişimine de büyük katkı sağlayan önemli aktiviteleri hayata geçirdiğine tanık olduk. 3).ÇORUM, 2010 YILINA GELİNDİĞİNDE 2.DERNEK OLUŞUMUNA TANIK OLDU Çorum, 2010 Mart ayına gelindiğinde yerel basın sektöründe ikinci bir örgüt oluşumuna tanık oldu. Çorum ve ilçelerinde yayın yapan bir kaç gazete, radyo ve haber ajans temsilcilerinin yer aldığı 60'a yakın yerel medya çalışanı, Hitit Gazeteciler ve Yayıncılar Derneği adında yeni bir dernek kurarak çalışmalara başladı. Kurucu Başkanlığını Nadir Yücel'in üstlendiği dernekte Mehmet Güley, Haluk Söylemez, Tugay Afat, Hacı Odabaş, Bilal Çevrim, Meltem Dudu Çınar, Ömer Doğan, Bayhan Özsaraç, Hakan Aksu, Güngör Atak ve Recep Şeyhoğlu kurucu üye olarak görev aldı. Hitit Gazeteciler ve Yayıncılar Derneği (ÇHGYD) Başkanı Nadir Yücel, Çorum basınında yeni bir dönem başladığını belirterek, ilde görev yapan aktif gazeteciler, televizyoncu ve radyocuların yeni bir dernek çatısı altında buluştuğunu söyledi. Yeni oluşumun bölünmenin değil merkez ve ilçelerde görev yapan gazete, televizyon ve radyo çalışanlarının birleşme adresi olduğunu ifade eden Yücel, el birliği ile Çorum basınını ve çalışanlarının kalitesini yükselteceklerini bildirdi. Çorum'da faaliyet gösteren Hitit Gazeteciler ve Yayıncılar Derneği (HGYD) Mart 2012’de yapılan genel kurul toplantısı ile yeni yönetimini seçimle belirlerken, Kurucu Başkan Nadir Yücel, görevi Güngör Atak'a bıraktı. Ağustos ayında ise (2012) başkanlığa Çorum Haber Gazetesi Haber Yönetmeni Tugay Afat getirilirken, yönetim kurulu ise şu isimlerden oluştu: Hacı Odabaş, Bayhan Özsaraç, Haluk Söylemez ve Fatih Akbaş, Satılmış İnaç, Volkan Sinayuç, Bilal Çevrim ve Hakan Aksu. 4)1991 YILI YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI: Şu anda yaklaşık yedisi günlük olmak üzere onun üzerinde gazetenin yayımlandığı Çorum’da teknolojinin son ürünlerinin kullanılmaya başlanılması 1991 yılına denk düşüyor. 1985 yılı Eylül ayından itibaren haftalık olarak yayınlanmaya başlayan ve 1986 yılında günlüğe dönüşen Çorum Haber’in ardından 1 Şubat 1991 tarihinde Çorum Hakimiyet, 5 Mayıs 1992 tarihinde Merhaba (kapandı) ve 20 Eylül 1994 tarihinde Çorum Güncel, 15 Ekim 1995 tarihinde ise Dost Haber Gazetesi yayın hayatına giriyor. Bu arada 1991 yılı ile 2001 yılları arasında yine bir çok gazete yayınlanıyor. Çoğu haftalık olarak çıkan bu gazeteler de bir süre sonra kapanıyor. (Bu konuda Sn. Abdülkadir Ozulu hocanın Çorum Basın Tarihi çalışması bk.) 5)2001-2006 YILLARI ARASINDA 6 GAZETE YAYINA BAŞLADI *2001 yılına gelindiğinde ise 7 Şubat’ta Kent Haber Gazetesi yayın hayatına başladı ve geçtiğimiz günlerde 13 yılını kutladı. *2002 yılı içersinde Çorum Hakikat haftalık olarak yayın hayatına başladı ve kısa bir süre sonra kapandı. *2003 yılının son aylarında ise Hitit Haber haftalık olarak yayına başladı, ancak uzun ömürlü olamadı. (2004 Ağustos'unda yayın hayatına son verdi) *2005 yılı 1 Nisan’ında Tek Yıldız, 2006 yılı 9 Şubat’ında gazetemiz Çorum Manşet, 17 Mart’ta ise Çorum Gazetesi’nin yayın hayatına başlaması ile Çorum’da günlük olarak yayınlanan gazete sayısı yediye yükseliyor. Bu arada daha önceki dönemlerde olduğu gibi yine birçok gazetenin açılıp-kapandığına tanık olduk. Aslında basın denildiğinde her ne kadar akla hemen gazeteler gelse de; Çorum’da gazetelerin yanı sıra çok sayıda radyo ve televizyon istasyonu da yayınını sürdürmektedir. Kısaca konuyu şöyle toparlarsak; Çorum bölgesinde yani, Amasya, Tokat, Çankırı, Yozgat ve Kastamonu’yu kapsayan geniş bir bölge içersinde en köklü ve gelişmiş bir basın sektörü olan kentlerden birisi, hatta en önemlisidir. Birçok gazete ile tv ve radyo istasyonunun bulunduğu Çorum’da aynı zamanda ulusal düzeyde yayın yapan gazetelerin birçoğunun temsilcisinin bulunduğu ender kentlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Ve şu anda yayınını sürdüren tüm gazeteler son teknolojik cihazlarla yayınlarını sürdürmekte olup, adeta birbirleriyle tatlı bir rekabet içersindedirler. Bu noktada birçoğunuzun aklına hemen gazetelerin okur sayısı gelebilir. Aslında can alıcı bu soruya gazetelerin yetkililerinin de sağlıklı bir yanıt bulduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Merkez ilçe nüfusu 230 bine dayanan Çorum’da tüm gazetelerin toplam tirajının 10 bini bulmadığını söylersek, sanırım haksızlık etmiş olmayız. Gerçekten de bu durum; Çorum basınının içinde bulunduğu en önemli açmazların başında gelmektedir. Hasbelkader 27 yılı aşkın süredir içersinde bulunduğum Çorum Basını’nda bir türlü nedenini bulamadığım konuların başında bu tiraj konusu gelmektedir. Ve bugün bile henüz bu soruyu net olarak yanıtlayabildiğimi söyleyemem. Elbette bu soruya net bir yanıt bulunamayışı, sadece Çorum’a özgü bir konu değildir. Sorunun kökenine inildiğinde; ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve siyasal sorunlardan kaynaklanan birçok nedenin yattığı görülecektir. Bu noktadan hareketle konuyu biraz detaylandırdığımızda, sorunun çok gerilere gittiğine tanık oluyoruz: Aslında bu deyimin doğrusunun ‘silah icat oldu, mertlik bozuldu ” şeklinde olduğu bilinir. Ancak son yıllarda -özellikle 12 Eylül sonrası - toplumun bir çok kesiminde yaşanan yozlaşma sonucu bu deyim bir çok alanda kullanılagelmektedir.. *** Bendeniz de bu deyimi için de bulunduğum sektördeki yozlaşmaya uygun düştüğü için ‘Gazete İcad Oldu, Mertlik Bozuldu” şeklinde değiştirerek, soruna âcizane bir gönderme yapmaya çalıştım. Gerçekten mertlik gazetenin icat olmasıyla mı bozulmuştu? Bizim gibi ülkelerde, bir şeylerin bozulması özellikle 12 Eylül hareketi sonrası yani 24 Ocak Kararları’nın (Özal’ın deyimiyle Serbest Piyasa Ekonomisi) silahların gölgesinde uygulanmasıyla hızlanmış ve bugünlere gelmiştir.. ** Konunun uzmanlarına göre; “Takvim-i Vekâyi ile başlayan resmi gazeteciliğimiz, Ceride-i havadis ile yarı resmi bir kimlik kazanmış ve nihayet Tercüman-ı Ahvâl ile birlikte ülkemizde sivil gazetecilik başlamıştır. Tercüman-ı Ahvâl’in (1860) yayın hayatına başlamasının üzerinden 153 yıl geçti. Geçen 153 yılın zaman zaman muhasebesi yapıldı ve hâlâ yapılmaktadır Bugün ülkemizde genel anlamda bir yozlaşma yaşanmaktadır. Siyasete, medyaya, yargıya ve sivil toplum örgütlerine karşı çok ciddi bir güvensizlik olduğu tüm çıplaklığıyla görülmektedir. “Güvenilen” gibi görünen bir çok kurum ise kapalı kutu olduğu için, kamu denetimine açık olmadığı için bu özelliğini korumaktadır. Ülkede topyekûn bir silkinmeye, temizlenmeye, arınmaya, demokratik bir şeffaflaşmaya şiddetle ihtiyacımız vardır. Bilinmelidir ki, şu kurum diğerinden kesinlikle daha temiz ve daha kirli değildir. Yozlaşma denen şey oldukça bulaşıcıdır. ‘Cumhuriyet’in 90.yılını idrak ettiğimiz bugünlerde medyamız ne haldedir? Neden nüfusu 75 milyona varan ülkede hâlâ 4 milyon gazete satılır? ‘Satılır’ kelimesini bilinçli olarak kullanıyorum. Çünkü okunan gazete, satılan gazetenin beşte biridir. Bizim gazetelerin çoğu bakılmak için alınır. Kadıköy’le Sirkeci arasında vapur yolculuğu 20- 25 dakika sürer. Kadıköy’de satın alınan 50-60 sayfalık bir gazetenin Sirkeci iskelesinde “Aaa bi okunmuş” diye bağıran çocuklara verilmesi ne ile izah edilir? 60 sayfalık gazete 20 dakikada okunur mu? Elbette okunmaz. Gazeteyi alanla da kalmaz, hemen yanınızdaki kişi “gazetenize bakabilir miyim” diye isteyebilir. “Gazetenizi okuyabilir miyim?” diye istemez. Çünkü “gazete” bakımlıktır. Gazeteciler doğalarında olması gereken “muhalif” olma özelliklerini yitirip iktidarın, Genelkurmay’ın ve MİT’in öngörülerinin dışına çıkıp haber yapamaz hale gelmişlerdir. Bu durum, bir haberin aynı başlık, aynı üslup hatta aynı kelimelerle birden fazla gazetede “Özel Haber” olarak kendini göstermektedir. Gazeteciler “ülke güvenliği” adı altında kendilerine sunulan bilgi, belge ve dosyaları, hiç bir sorgulama ve araştırmaya tabi tutmadan yayınlar olmuş ve haber kaynaklarıyla aralarında korumaları gereken mesafeleri çok fazlasıyla aşmışlardır. Basın, aldığı teşvik, kredi ve ilanlarla İkitelli’de yaptırdığı fildişi kulelerine çekildikten sonra halkla olan bağlantısını tamamen koparmıştır. Halkla ilişki kurabileceği yegane unsurlar olan muhabirlere verilen bol sıfırlı maaşlar, muhabirlerin “sınıf atlayıp” halkla aralarındaki uçurumu derinleştirmesine yol açmıştır.” Altı çizildiği basındaki yozlaşma öyle bir günün sonucu değil.. Uzunca bir sürecin sonucunda basın böyle bir yozlaşmanın içersine girmiştir.... Bugün basındaki yozlaşmadan söz ediyorsak ki -ediyoruz-, bu yöndeki yozlaşmanın sadece basınla sınırlı olmayıp, birçok kurumumuza da sirayet ettiğine tanık oluyoruz. Çünkü basın da bu toplumun bağrından çıkan kurumlardan birisidir.. Her ne kadar kimilerince dördüncü, kimilerince beşinci güç de olsa, ülkenin içindeki bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasal gidişatın sonucu olarak yozlaşması kaçınılmazdır.. Toplum olarak; herşeyi birilerinden bekleyen anlayışı terk etmediğimiz sürece, bu yozlaşma giderek artacak ve bir gün de toplumun tüm kurumlarını bir örümcek ağı gibi saracaktır, hatta çoktan sardı da diyebiliriz Bu kaçınılmazdır.. Bu olumsuz gidişata dur denilemez mi? Elbette denilir.. ..***... * * * Bu noktada herşey toplumda düğümleniyor.. Yani her şeyden önce toplum, bu gidişata dur deme kararlılığını kendinde görmeli/bulmalıdır.. Eğer göremiyor veya bulamıyor ve her şeyi başkalarından beklemeyi sürdürüyorsa,- ki bizce sürdürüyor- bu yozlaşmanın tüm vücudu sarması da kaçınılmaz olacaktır.. Tanzimat Döneminde Çıkan Gazeteler: *Tercümanı Ahval ilk özel gazetedir *Takvi mi Vakayi ilk resmi gazetedir *Cerideyi Havadis ilk yarı resmi gazetedir *ilk çıkan dergi Hadika'dır *ilk bilim teknik dergisi Serveti Funun... II. Mahmut'un şahsi gayretiyle 11 Kasım 1831'de ilk Türk gazetesi Takvim-i Vekâyi yayınlanmaya başladı. Takvim-i Vekâyi haftada bir defa yayınlanmak üzere bir resmi gazete olarak kurulmuştur. Asıl amacı resmî tebliğ ve haberleri yayınlamak olan gazete ilk zamanlarda iç ve dış olaylara dair haberler de veriyordu. Fakat sonraları bu önemli mahiyetini kaybetmiş ve içindekiler padişah iradeleri, ilgi çekmeyen resmî haberlerle sınırlı kalmıştır. Gazete, II. Mahmud hayattayken parlak devrini yaşamış, onun ölümüyle düzensiz yayınlanan bir gazete halini almıştır. Takvim-i Vekâyi'nin Arapça, Farsça, Rumca, Ermenice ve Fransızca nüshalarının da yayınlandığı çeşitli kaynaklarda ifade edilmektedir. Takvim-i Vekayi 1860'tan itibaren resmi gazete haline gelmiş ve gerçek gazete olmaktan çıkmıştır. Ceride-i Havadis: Basın tarihimizde ikinci adım Ceride-i Havadis'tir. Ceride-i Havadis İngiliz tüccarlar ve muhabir William Churchill tarafından 1840'ta yayına başlamıştır. Gazete gerek dış görüşünü, gerekse muhtevası itibariyle Takvim-i Vekâyi'den pek farklı değildi. Churchill gazetesinin mali sıkıntı çekmesi üzerine ölüm ilanlarına yer vermiş ve bu da ilgi görmüştür. 1854'te Kırım Savaşı, hakkında sıcak haberlerin yayınlanmasıyla gazeteye rağbet artmış ve Türk okurlar için bu gazete dış âleme açılan yeni bir pencere olmuştur. Cerid-i Havadis, Türkçe yayınlanan ikinci gazetedir. Yayınlarının niteliği itibariyle yarı resmidir denilebilir. Tercüman-ı Ahval: Özel teşebbüsle kurulan ilk Türk gazetesidir. Bu gazetenin kendi gazetesini etkileyeceğini düşünen W. Churchill, Ruznâme-i Ceride-i Havâdis-i çıkararak Tercüman-ı Ahvale rekabet etmiştir. Gazeteyi Agâh Efendiyle Şinasi birlikte çıkarmışlardır. Agâh Efendi dünyayı gezmiş ve tanımış, cesur, bilgili, bir aydındı. Şinasi ise Avrupa'ya giderek Fransız kültürünü, edebiyatını ve şiirini Türk aydınına tanıtan, Batılı şiirlerin tercümesini yapan ve gazeteciliği "İş bu gazete, ahval-i dahiliye ve hariciyeden müntehap bazı havadisi ve maarif-i mütenevvia ile şair mevadd-ı nafiaya dair mebahisi neşir ve beyana vasıta olacaktır." diyerek cemiyetin tekamülüne vesile olarak gören Batıcı bir aydındır. Tercüman-ı Ahval'de sanayiye, bankacılığa, ticarete, postacılığa dair çeşitli yazılar çıkmaktaydı. Yabancı basından yapılan çevirilere de gazete de sık sık rastlanmaktadır. "Gazetede görülen haberler arasında, hatt-ı hümayunlar, resmi tebliğler, nizamnâmeler, vilayetlerden oraların ahvaline dair gazeteye gönderilen mektuplar, meteoroloji raporları yer almaktadır." Başta Agâh Efendi, Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Sarı Tevfik Bey, Mehmet Şerif Bey, Hasan Suphi Efendi gazetenin başlıca yazarlarıdır. Tercüman-ı Ahval ve Ruznâme-i Ceride-i Havadis arasında çıkan bir tartışma sonucu Tercüman-ı Ahval, 26 Aralık 1860 tarihli sayısında Ceride-i Havadis sahibinin İngiliz olduğunu ve gazetenin gelirinden başka hükümetten de nakdî yardım aldığını açıklamıştır. Basın Tarihinde İlk Kapatma: Tercüman-ı Ahval'ın hükümetin icraatlarına karşı tenkitçi tutumu ve Ceride-i Havadis'le olan münakaşaları Bâb-ı Âli'yi rahatsız etmişti. Bu rahatsızlığının sonunda hükümetin kapatma kararı Ceride-i Havadis'te yayınladı. (1861) 18. yüzyıldan sonra fikri hayatımızı tesiri altına alan Batı medeniyeti, bu etkiyi evvelâ Osmanlı aydını üzerinde gerçekleştirmiştir. Askerî, idarî, felsefî ve edebî alanlarda görülmeye başlayan Batı etkisi yine kendisinin öncülüğünü yaptığı gazetecilik alanında da etkili olmuştur. Gazeteyi sahiplenen Osmanlı aydınına karşın halk temkinliydi. Çünkü gazetenin anlam ve önemi henüz yeteri kadar anlaşılmış değildi. Fakat Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ifadesiyle gazete "Ufak tefek hadiseleri nakletmek suretiyle dünya ile bir münâsebet kuran, bazı faydalı bilgileri veren, okumayı zaman geçirme şekillerinden biri yapan bir vasıta olmaktan çıkar. Hakiki manasında kürsü olur" Gazete Osmanlı toplumunda değişimin hızlandırıcısı olmuştur. Aydınları etrafında toplamış. Batı'yla tanıştırmış (ilk tercüme faaliyetlerinin mekanı gazetelerdi), fikri grupları ve ayrılıkların arenası olmuş ve bütün bir toplum hayatının değişmesinde önemli rol oynamıştır. 19. asrın münekkitlerinden Tanpınar gazeteyi ve fonksiyonunu şöyle yorumlar: "Bütün işaretler oradan gelir. Kalabalık onun etrafında kurulur. Okumayı o yazar. Mekteplerin uzak bir gelecek için hazırladığı dağı o tutuşturur." Tiyatro, tercüme ve telif ilk örneklerini gazete vasıtasıyla verir. Makale, deneme, tenkit gibi türler gazete bünyesinde gelişmiş türlerdir. Bu türler vesilesiyle politika, güncel ve hayatî meseleler, fikri cereyanlar günün hadisesi olmaya başlar. Bu gelişmelerden sonra Osmanlı'da gazeteler hızla yayılmaya ve açılmaya başlar. Matbuat artık güncel ve siyasî hayatın bir parçası haline gelmiştir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
VE ‘KARA PROPAGANDA’ FİLMİ YENİDEN VİZYONA MI GİRİYOR? - 15/05/2015 |
‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler’ |
VE DANANIN KUYRUĞUNUN KOPMASINA 41 GÜN KALDI! - 28/04/2015 |
GÜNÜN SÖZÜ: KULAKLARA KÜPE! |
SARI ÖKÜZ’Ü VERMEK YA DA VERMEMEK! - 21/04/2015 |
7 Haziran Genel Seçimleri için geri sayım başladı. |
NE O.. AT İZİ, İT İZİNE Mİ KARIŞIYOR? - 05/04/2015 |
Türkiye hala, geçen hafta başında meydana gelen iki olayın şokunu atlatmış değil. |
TÜNELİN ÇIKIŞINDAKİ IŞIĞI GÖREBİLMEK! - 01/03/2015 |
ZAMAN su gibi geçip gidiyor.. |
‘İDAM CEZASI’ VE YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK! - 19/02/2015 |
Mersin’de 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın vahşi cinayete kurban gitmesi, hepimizi derinden yaraladı. |
KOMŞUDA PİŞER BİZE DE DÜŞER Mİ! - 04/02/2015 |
Yunanistan Radikal Sol Koalisyonu’nun (SYRIZA) seçim zaferi, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya solunda yeni bir umut ve yeni bir heyecan yarattı. |
HER YENİ YIL BERABERİNDE YENİ UMUTLAR GETİRİR (Mİ)? - 30/12/2014 |
HANİ ESKİ YILI UĞURLARKEN, yenisine dair beklentileri yazmak adettendir ya, biz de öyle yapmaya çalışacağız. |
BİZDEN DUYMUŞ OLMAYIN.. 2015 YILI ÇOK ZOR GEÇECEKMİŞ! - 22/12/2014 |
Genellikle yeni yıla girerken, içimiz yepyeni bir umutla dolar ve geleceğe yönelik çok güzel düşler kurmaya çalışırız. |
Devamı |