OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi

Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Hava Durumu
Takvim
Saat
Nihat KARALAR
LAF İLE PEYNİR GEMİSİ YÜRÜR MÜ?
01/03/2014

Laf ile yürüse yürüse ancak peynir gemisi yürütür, o da gider gider sonunda bir kara parçasına çarpar...

Günlük konuşmalarımız ağırlıkta; ekonominin niye iyi gitmediği, işsizliğin ne zaman çözümleneceği, enflasyonun ne zaman tek haneli rakamlara ineceği üzerine  yoğunlaşmaktadır.

Ve bu yıl 50 yıl önce de böyleydi, 40 yıl önce de..

Aradan yıllar geçse yine aynı  olacaktır..

Biz toplum olarak; konuşmayı çok iyi becerir,  memlekette konuşulmadık hiçbir konuyu bırakmayız!..

Altından girer, üstünden çıkarız..

Kimilerini asar, kimilerini keser, hatta elimize verseler bir kaşık suda boğar atarız..

Ama gel gör ki;

“Gel arkadaş, bunların düzelmesi için bir şeyler yapalım. Nasılsa hepimiz bunlardan rahatsısız” denilse, arasan ortada bir Allah’ın kulunu bulamazsın..

İş lafa gelince; herkes demokrat, herkes ilerici, hatta en koyu Atatürkçü!..

Kimse demokratlığına toz kondurmaz!..

Bu ülkede herkes demokrat, hem de en koyusundan..

Ama..

İş icraata gelince; olmadık  bahaneler bulur, “aman beni kimseler görmesin” diye kırk dereden su getiririz..

Bu bir hastalık mıdır, yoksa sorunlarını çözememenin verdiği eziklik midir, bilmem ama altında  ‘bal gibi duyarsızlık’ yatıyor.

Ve bu duyarsızlık artık bir kangren gibi toplumun tüm katmanlarını sarmış, biraz duyarlılık gösterenlere de ‘donkişot’ gibi bakılıyor.

***

Yıl 1981..

Cezayir’de hükümet ekmeğe o günün koşullarına göre bir kuruş zam yapıyor..

Halk sokağa dökülüyor..

İşçisi, memuru, esnafı yani tüm halk yığınları zamma karşı tepki gösteriyor.

Ve bu tepkiler sonucunda hükümet zammı geri almak zorunda kalıyor.

Şimdi çoğumuz Cezayir’i her alanda Türkiye’nin gerisinde olduğunu söyler, üstüne üstlük burun kıvırırız.

Ama öte yandan bu ülkede; benzine, mazota, elektriğe yapılan zamlar otomatiğe bağlanır..

Bir iki meslek kuruluşu bağrıyor, çağrıyor..

Sonra, sonrası ise hiçbir şey olmamış gibi, herkes yoluna devam ediyor..

Öte yandan en temel maddelere bile günübirlik zam yapılır.. Tüketiciler örgütsüz olduğu için, nerdeyse davulla-zurna ile karşılanır, bu zamlar..

Bu ve buna benzer örnekleri istediğimiz kadar çoğaltsak da, sonuç değişmeyecektir.

Çözüm:örgütlenmede

Üretici örgütlenecek, çiftçi örgütlenecek, memur, esnaf ve dargelirli olmak üzere toplumun tüm katmanları örgütlenecek..

Ve en ufak bir olayda bu örgütler kanalıyla tepkiler ortaya konulacak..

Hani demokrasi; örgütlü toplum demek değil miydi? Demokrasiyi tarif ederken genelde; ‘halkın kendi kendisini yönetmesi’ demiyor muyuz?

Öyleyse nerede örgütlerimiz?

Bilmem, ne sevenler adı altında kurulan derneklerde mi örgütleneceğiz!..

Elbette siyasi partiler; demokrasinin vazgeçilmez organlarıdır..

Ama onların büyük bir çoğunluğu da neredeyse toplumdan kendilerini soyutlamışlardır..

Bugün hiç biri de topluma güven vermemektedir..

Hepsinde de bir lider sultası var..

Lider ne derse, o oluyor..

Ankara’da lider bir demeç veriyor..

Ülkenin en ücra köşesindeki belde başkanı da aynı şeyleri söylüyor...

Allah aşkına sizin farklı bir düşünceniz yok mu? diye sorsanız, yine size en demokrat tavırlar sergilenirken, parti disiplininden bahsedilecektir..

Bu yapıyla AB hayal..

Bir iki günden yıllardır özlemiyle (!) yanıp tutuştuğumuz Avrupa Birliği’ne gireceğiz..

Allah aşkına, bu siyasi partilerle, uyduruk kaydırık bilmem kanarya sevenler dernekleri ile mi! (?)

Bünyesinde bulunan esnaf inim inim inlerken, “cek, cak, ceğiz, cağız”larla zaman öldüren meslek odalarıyla mı gireceğiz?

Gireceğimizi sanıyorsak, kendimizi aldatıyoruz demektir?

Çünkü Avrupa Birliği, ne bizi bu “lider sultalı” siyasi partilerle, ne de uyduruk, kaydırık derneklerle bünyesine alırlar..

Alsalar alsalar, yarım asırdan  beri oyaladıkları gibi, “ha yarın, ha öbürgün, bilmem hangi yılın şu ayı “ diye daha çok yol çiğnetirler..

Daha çoğumuzu öbür dünyaya gönderir, bu Avrupa Birliği hayali..

Herşeyden önce; bu ülkede demokrasiyi kurmak zorundayız..

Avrupa istedi diye değil, Türk toplumunun buna fazlasıyla layık olduğu bilinciyle kurmalıyız..

Ama önce işe ‘toplumu depolitize eden 12 Eylül patentli 82 Anayasası’ndan başlamalıyız..

Ve daha da önemlisi; önce demokrasiyi öğrenmeliyiz. Hatta öğrenmek yetmez, özümsemeliyiz. Yaşamımızın tüm alanında teneffüs etmeliyiz.

Ancak o zaman gerçekten kendi sorunlarımıza sahip çıkabiliriz.

Aksi takdirde daha çok çamur çiğner, “ biz şöyle demokrasiyle yönetiliyoruz, böyle yönetiliyoruz”  diye kendimizi aldatır dururuz.

Her şeyden önce demokrasiyi Avrupa istiyor diye değil, Türk toplumunun buna fazlasıyla layık olduğu bilinciyle istemeli ve onu tüm kurum ve kurallarıyla işletmenin mücadelesini vermeliyiz.

Gün demokrasiyi özümseme günüdür..

Başta kendi sorunlarımıza sahip çıkma, duyarlılık gösterme günüdür ki, bunun yolu da adam gibi örgütlenmeden geçiyor..

Gerçekten 21.yüzyılın gerektirdiği gibi yaşamak istiyorsak ve Atatürk’ün dediği gibi çağdaş ülkeler ülkeler arasında yer almak istiyorsak- ki istediğimiz her halimizden belli- bunun mücadelesini vermeliyiz..

Ancak o zaman gerçek demokrasiye kavuşabiliriz!..

Sözün kısası; lafla yürüse yürüse peynir gemisi yürür, o da gider gider bir kara parçasına vurur!..



1666 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

VE ‘KARA PROPAGANDA’ FİLMİ YENİDEN VİZYONA MI GİRİYOR? - 15/05/2015
‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler’
VE DANANIN KUYRUĞUNUN KOPMASINA 41 GÜN KALDI! - 28/04/2015
GÜNÜN SÖZÜ: KULAKLARA KÜPE!
SARI ÖKÜZ’Ü VERMEK YA DA VERMEMEK! - 21/04/2015
7 Haziran Genel Seçimleri için geri sayım başladı.
NE O.. AT İZİ, İT İZİNE Mİ KARIŞIYOR? - 05/04/2015
Türkiye hala, geçen hafta başında meydana gelen iki olayın şokunu atlatmış değil.
TÜNELİN ÇIKIŞINDAKİ IŞIĞI GÖREBİLMEK! - 01/03/2015
ZAMAN su gibi geçip gidiyor..
‘İDAM CEZASI’ VE YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK! - 19/02/2015
Mersin’de 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın vahşi cinayete kurban gitmesi, hepimizi derinden yaraladı.
KOMŞUDA PİŞER BİZE DE DÜŞER Mİ! - 04/02/2015
Yunanistan Radikal Sol Koalisyonu’nun (SYRIZA) seçim zaferi, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya solunda yeni bir umut ve yeni bir heyecan yarattı.
HER YENİ YIL BERABERİNDE YENİ UMUTLAR GETİRİR (Mİ)? - 30/12/2014
HANİ ESKİ YILI UĞURLARKEN, yenisine dair beklentileri yazmak adettendir ya, biz de öyle yapmaya çalışacağız.
BİZDEN DUYMUŞ OLMAYIN.. 2015 YILI ÇOK ZOR GEÇECEKMİŞ! - 22/12/2014
Genellikle yeni yıla girerken, içimiz yepyeni bir umutla dolar ve geleceğe yönelik çok güzel düşler kurmaya çalışırız.
 Devamı