OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi

Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Hava Durumu
Takvim
Saat
Nihat KARALAR
SİZCE 28 YILDA ÇORUM’DA NE DEĞİŞTİ?
16/06/2014
801 NOTLARI

(16 Haziran 1986’dan 16 Haziran /2014’e.)

SİZCE 28 YILDA ÇORUM’DA NE DEĞİŞTİ?

ZAMAN SU GİBİ AKIYOR, 

Çorumlu ardından bakıyor!

ÇORUM, nedense bilinmez; çok şanssız, bir o kadar da bahtsız bir kent’tir..

Yıllardır, ‘Çorum ile Sungurlu arası türküsü’ nü söylüyoruz.. Anlayacağınız, sesimiz oradan öte 

yani ANKARA’lara bir türlü ulaş(a)mıyor. 

Delice’mi, yoksa Elmadağ’ı mı engelliyor, orası bir türlü bilinemiyor. 

Muhakkak bir engelleyen var ama, biz yine de umutlarımızı başka bir bahara ertelemeyi yeğliyoruz..

ÇORUMLU, her dönem deyim yerindeyse; bağrına taş basmaya devam ediyor..

Ve görünen o ki, yıllarca daha bakmaya devam edecek gibi..

***

Bugün 16 Haziran 2014. 

Bundan 28 yıl önce yani 16 Haziran 1986 tarihinde sirayet eden ‘virüs’ hâlâ damarlarımızda 

dolaşıyor. 

Bu gidişle bir süre daha dolaşacak gibi.

Hani bizim camianın ustalarının da dediği gibi; ‘bir kere mürekkep yalamışsanız, mümkünü yok, 

kurtulamazsınız.’

İşte biz de, bir türlü kurtulamıyoruz. 

Hoş, şimdi ortada ne mürekkep, ne matrist, ne de kurşun kaldı. Ama bir kere o hastalığa şöyle 

veya böyle yakalandığımız için bir türlü kurtulamıyoruz. Anlayacağınız elimizi verdik, kolumuzu 

kaptırdığımızdan kurtulacağa da benzemiyoruz.

***

Uzmanlarının dediğine göre de; bu hastalığın tedavisi yokmuş. 

Hoş, bu hastalığa yakalananların tedavi olmak gibi bir derdi de yok!

Çoğumuz ağlasa, sızlasa da, ‘haa bu camiaya gireni’ diye celallense de, bir kere o virüs bünyesine 

girdiği için savaşa giden cengaverler gibi haber peşinde ömür tüketeceğizdir.

‘Bu dert iflah olmaz, öldürür’ derler. 

Denildiği gibi aramızdan bir çok ismi alıp götürdü, daha götürecekleri geride.

Çünkü bir kere, bu iflah olmaz hastalığın virüsü damar(ımız)a girmiş, çıkacağı da yoktur.

Öyleyse bundan böyle yapacağımız şey; dertlenmeden, hayıflanmadan, ağlamadan ve sızlamadan o 

virüsle yaşamaya devam etmektir.

Yüreğimiz yettiğince, heyecanımız sürdüğünce içimizdeki bu cevheri öldürmeden; ayağımıza 

dolananlara, kuyumuzu kazmak isteyenlere inat sürdürmeye çalışmaktan başka seçeneğimiz yok gibi.

***

Hasan Cemal’in de dediği gibi; bugün ‘Kimse kızmasın kendimi yazacağım.’

Yani hasbelkader içersinde bulunduğum basın camiasında geçen –(16 Haziran 1986 / 16 Haziran 

2014)- 28 yılın özet bir fotoğrafını çekmeye çalışacağım.

***

Bu 28 yılda genel hatlarıyla ne oldu, Çorum’u kimler yönetti, Çorum o gün neyi tartışıyordu, bugün 

neyi tartışıyor?

Sizce, bu süre içersinde Çorum’a kaç vali geldi, kaç belediye başkanı ‘Taş Bina’da oturdu, kaç vekili 

Ankara’ya bizleri temsil etmesi için gönderdik?

Bu ve buna benzeri bir çok soru sorabiliriz.

***

Üniversite konusu; o günlerde bugünkü gibi çok sesli olmasa da gündemdeydi. 

1991 yılı ile birlikte hızla gündemdeki yerini üst sıralara çıkardı. 

1992 Temmuz’unda dönemin yerel gazetelerinin her sayısında mutlaka bir üniversite istemi yer 

alırdı. 

Çorum daha hak ettiği üniversitesine kavuşmuş değildi. Oysa o tarihlerde komşu ilimiz Tokat’ta 

Gaziosman Paşa Üniversitesi’nin flaması dalgalanıyordu. 

Ya bizde! (Takvimler 2006-2007’yi gösterirken, Hitit Üniversitesi öğretime başladı.)

***

Her kış aylarında hepimizin yüreğini ağzına getiren Kırkdilim sorunu, bugün de can alıcı şekilde 

çözüm bekliyor. 

Her ne kadar iktidar partili vekillerimiz ‘çözüleceği’ sözünü verse de, hâlâ çözülemediği için 

yüreğimiz ağzımızda yaşamaya devam edeceğiz gibi.

Gelelim havaalanı konusuna. 

‘Bir havaalanımız olsun’ diye hop oturup hop kalktık, ne oldu? 

Araya reklamlar girdi. 

Bari Merzifon Havaalanı sivile açılsın demeye başladık. Ve sivile açıldı. İhtiyacı karşılıyor mu, orası 

tartışmalı..

Anlayacağınız; 28 yılda Çorum açısından bir şey değişme(miş)di.

Her ne kadar bizim vekiller, yağıp gürleseler de aldığımız yol ortada. 

Yani bir arpa boyu!.

***

1986’dan bugüne kadar Belediye Başkanlığı koltuğunda Çorum’u 

Necdet Diken, 

Dr. Turhan Kılıçcıoğlu,

 Osman Alveren, 

Arif Ersoy, 

Ömer Abuhanoğlu, 

Turan Atlamaz 

 Mızaffer Külcü (2)

 yönetti / yönetiyor.

***

O tarihten itibaren Çorum Valiliği makamında 

Fikret Koçak, 

Adnan Darendeliler, 

Şevket Ekinci, 

Mustafa Yıldırım, 

Atıl Üzelgün, 

Erhan Tanju, 

Hüseyin Poroy, 

Mustafa Toprak, 

Nurullah Çakır 

Sabri Başköy bulundu / bulunuyor.

***

Anlayacağınız; 28 yılda Çorum’a 7 belediye başkanı, 10 vali gelmiş. 

Ama birçok sorunlar hâlâ o günkü gibi sıcaklığını koruyor. 

Yani çözüm bekliyor.

***

O tarihte, 1983 Genel Seçimlerinde seçtiğimiz 5 vekilimiz Meclis’te görev yapıyordu. 

Daha sonra 1987, 1991, 1995, 1999 ,2002, 2007 ve 2011 seçimleri ile birlikte toplam 38 vekil 

TBMM’de Çorum’u temsil etti. 

Kimi iktidar partisi, kimi de muhalefet sıralarında görev yaptı. 3 vekilimiz de (Ateş Amiklioğlu, 

Bekir Aksoy ve Abdülhaluk Mehmet Çay) çeşitli bakanlık görevlerinde bulundu.

Görüldüğü gibi; 28 yılda Meclis’e sağdan ve soldan 38 vekili bizleri temsil etmeleri için göndermişiz. 

Ve bunlardan 3’ü şu anda (dördü iktidar) görevlerini sürdürüyorlar. 

BİR BAKANIMIZ 

BİLE OLMADI !

Her seçim sonrası kurulan hükümetlerde Çorum’dan bir bakan olması isteği alevlenir, ama her 

defasında sönen umutlar yerini ‘bu kez olmadı, inşallah başka döneme’ beklentisine bırakır. 

12 yıllık AKP Hükümetlerinde de Çorumlunun beklentisi karşılıksız kaldı. 

Anlayacağınız yine bir bakanımız olmadı, (HOŞ, olsa ne değişecek, Hazine’nin muslukları 

ÇORUM’A MI ÇEVRİLECEK!) bu kez bir Bakan Yardımcılığıyla ağzımıza bir parmak bal çalındı.. 

Ve eski vekilimiz Agah Kafkas Sağlık Bakan Yardımcısı olarak, bir nebze yüreğimize su serpti. 

Ha hatırlatmadan da geçmeyelim: her ne kadar yine bir bakanımız olmasa da, vekilimiz Salim Uslu 

TBMM İdare Amirliği gibi bir göreve seçildi..

***

Daha önceki 38 vekilden Cemal Şahin, Yasin Hatipoğlu, Agâh Kafkas iki dönem ve Murat 

Yıldırım ise üç dönem görev yaptı/yapıyor. 

Anlayacağınız; Çorumlu seçmen; genelde Meclis’e her seçimde farklı isimleri göndermiştir.

Şu anda siyaset yapan ve milletvekilliğini düşleyenlere de önemle duyurulur.

Çorumlu seçmenin ne yapacağı belli olmaz!

***

Gün oldu yıllarca Yozgatlı’yı temsilci olarak gönderdi!

Ve her gönderdiğinin ardından o gün olduğu gibi bugün de ‘elim kırılsaydı da oy vermeseydim’

demektedir.

Sahi bugün, 28 yılda Meclis’e gönderdiğimiz 38 vekilden hangisinin ismini doğru dürüst bilebiliyoruz.

Neyse, orası ayrı ve ayrı olduğu kadar da derin bir konu; o da bizi aşar.

***

ÇORUM BİR ZAMANLARIN 

KAPLANIY’DI, YA ŞİMDİ?

Gün geldi, Çorum sanayisi ‘Anadolu Kaplanı’ diye yere göğe sığdırılamadı. 

Gün geldi, teşvik alacak iller arasında sayılarak ağzımıza bir parmak bal çalındı. 

Bunları duyan birçok işadamımız da kolları sıvadığı için, Çorum’da 1990’lı yıllarda bir tavuk ve besi 

çiftliği furyası yaşanmadı mı?

***

Öte yandan; Tapu Kadastromuz Yozgat’a, Karayollarımız Samsun’a bağlanmadı mı?

***

Ama 28 yılda Meclis’e gönderdiğimiz 38 vekil ise her ağzını açtıklarında; Çorum’un sanayisinin 

gelişmesinden tutun da eğitimden sağlığa, bilumum birçok alanda Türkiye ortalamasının üzerinde 

olduğunu söylemediler mi/ hâlâ da söylüyorlar.

12 yıldır yani 3 dönem (2002, 2007 ve 2011 seçimleri) dir, iktidar olan, her dönemde vekili 3-

4’den aşağı düşmeyen, üstüne üstlük 3 dönemdir de yerel yönetimlerde ipi göğüsleyen AKP değil 

mi?

***

KENTSEL DÖNÜŞÜM NE 

ZAMAN DÖNÜŞECEK?

Sahi, bu süre içersinde Çorum’da ne değişti?

Sanayisi mi gelişti, AKP’nin çok övündüğü projelerden Kentsel Dönüşüm Projesi mi tam anlamıyla 

hayata geçti?

Devane Projesi hala tartışmalı. Farabi sakinleri, serzenişlerine bir muhatap bulamıyorlar. TOKİ’nin 

Çorum’u gözden çıkardığı söylentileri ayyuka çıkmış, Özellikle Muzaffer Külcü’nün ilk göreve 

geldiği 2009 yılının 21 Haziran’ında Eski Zübeyde Hanım Okulu bahçesi’nde düzenlediği toplantıda 

yaptığı açıklamayla hayli umutlanmış.. 

Ve verilen sözlerin arkası gelmemiş., ancak kaplumbağa hızıyla Bahçe Sokakları kapsayan 1. Etap 

tamamlanabilmiş. 2. Etap ile Farabi Caddesi ayağı ise Arasta’daki bilinmezlik nedeniyle belirsizliğini 

korumaktadır. 

Hatırlıyorum da; 2003-2004 yıllarında dönemin Belediye Başkanı Sayın Turan Atlamaz, gazetecileri 

yanına alıp, ‘Arasta’yı gezerek, ilk kazmanın vurulmasının eli kulağında olduğu müjdesini verirdi.. 

Arkası gelmezdi..

Olayın üstü küllenir.. Aradan bir zaman geçer.. Başkan, yine aynı edayla basının karşısına geçer.. 

Kentsel Dönüşüm Projeleri manzumelerine başlar. Yine arkası gelmez..

Aradan 10 yılı aşkın süre geçti. Bu süre içersinde ne Merkezi Yönetim, ne de Yerel Yönetim değişti.. 

Ama nedense Çorumlu, şu KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ’ni bir türlü tanıma imkanı bulamadı. 

Haksızlık etmeyelim, Celilkırı Projesi’nin ardından Devane’de 440 konutluk 1. Etap gerçekleştirildi. 

Ama bunlar, o günlerde sözü edilenlerin yanında devede kulak kalıyor.

Bugün Çorum’da diğer etapların ne zaman veya nasıl olacağı hakkında doğru dürüst bilgi de yok gibi. 

Bir yetkili de çıkıp, kamuoyuna sağlıklı bir bilgi vermiyor.

Basında da bu konuda herhangi bir haber veya araştırmaya rastlamıyoruz. Ha bu arada haksızlık 

etmeyelim; Hakimiyet Gazetesi’nde Mustafa Demirer, zaman zaman köşesinde sözü edilen bölge 

sakinlerinin feryatlarına yer veriyor..

Yetkililerden yine tık yok..

Anlayacağınız, Çorum tam anlamıyla şu Kentsel Dönüşüm Projesi’nin ne tür bir proje olduğunu bir 

türlü göremeyeceğe benziyor.

Bir zamanlar, yani 1980’li yılların sonuna doğru Çorum’un Kırk Dilim Sorunu vardı. Her kış ayı 

yaklaşırken, gündeme gelir.. 

Yetkililer bir biri ardına açıklamalar yapar, ‘ha çözüldü, ha çözülecek’ beklentisi yerini umuda 

bırakırdı. Arkası gelmez, Jandarma bültenleriyle gelen açıklamalardan öğrenirdik ki, onlarca insan 

kazalarda can verirdi..

Ve gazeteler, adeta bir yılan hikayesine dönüşen Kırkdilim’de meydana gelen kazaları sayfalarına 

taşırlardı.

Kış aylarının değişmez tablosuydu, Kırkdilim kazaları..

Korkarız, şu şu KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ de öyle olmaz..

Elbette bunları yazarken, şeytanın avukatlığına soyunmuş gibi, yapılanları da görmüyor, değiliz. 

Hatırlanacağı gibi Belediye Meclisi, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği toplantısında Farabi 

Caddesi’ni kapsayan alanda yeni bir İmar çalışması yapılması yönünde bir karara imza attı. 

Şimdi gözler, bu kararın ne zaman veya nasıl gerçekleştirileceğine çevrildi.

Umarız, bu kez beklentiler umutsuzlukla sonuçlanmaz.. 

Kentin kanayan yarasına neşter vuracak, proje hak sahiplerini de mağdur etmeden, amacına uygun 

uygulanır da.. 

Hem o bölgelerin sakinleri, hem de yıllardır modern bir kent olma yolunda olan Çorum kazanır..

Tabii, mevzuat hazretlerini aşabilirsek..

***

Ne zaman, söz Çorum’dan açılsa; ‘büyüyoruz, gelişiyoruz’, ‘modern bir kent olma yolunda kararlı 

adımlar atıyoruz’ diye başlayıp giden demeçleri duyuyor/gazeteler de okuyoruz.

Ama bir türlü söylemden, eyleme geçilemiyor..

***

Peki o kadar geliştik, o kadar büyüdük de biz niye görmüyoruz!

İşsizlikten kahvehaneleri dolduran onca insan, keyfinden mi oralarda ömür tüketiyor!

Ya da olan onca hırsızlık vb. olaylara karışanlar hobi olsun diye mi başlarını belaya sokuyorlar! 

(Hoş, hobi olarak başını belaya sokanlar da yok değil. )

***

Örneğin; biz gazeteci milleti biraz öyle değil miyiz? 

Çorum halkı gerektiği gibi gazetelerine sahip çıkar, abone olur mu? 

Olmaz. 

Bugün yayımlanan gazetelerimizin en babayiğidinin tirajı bin ile 1.300 arasında oynamıyor mu? 

Oynuyor.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen; günlük ticari hayatı iki ana, birkaç tali cadde üzerinde dönüp 

dolaşan kentimizde 1 haftalık, 8 günlük, birkaç da ara sırada çıkanlarla birlikte onlarca gazetenin 

çıkması,-bir de 28 yılda yayınına son verenleri sayarsak bu sayı hayli artar- hobi olsun diye başını 

belaya sokmak değil de nedir!)

Neyse, bu da çetrefilli bir konudur. 

***

Bugüne kadar çözümlenememiş, bugünden sonra da çözümleneceğe benzemiyor. Çünkü bu kentte 

eline makineyi alan kendini Savaş Ay, klavyenin başına geçen ise Emin Çölaşan, gazete çıkaranlar da 

kendilerini Aydın Doğan sandığı sürece de çözümlenecek gibi gözükmüyor!

***

Kısaca hasbelkader içersinde bulunduğum ve şu anda yayımlanan gazetelerin birçoğunda da şöyle 

veya böyle emeği bulunan birisi olarak, geçen 28 yılın bir fotoğrafını ortaya koymaya çalışacaktım. 

Ancak, sonunda anladım ki, kentin fotoğrafını ortaya koymak öyle kolay değilmiş. 

Çünkü nereye el atsanız elinize geliyor. 

Mutlaka bir yerlerde bir yanlış var!.

Hani, ‘28 yılımızı boşuna mı iç ettik’ diye düşünmekten de edemiyorum.

Bir yanda siyasilerimiz, bir yanda belediyemiz; yetkilimiz, etkilimiz; görevlimiz-görevsizimiz yıllardır 

uğraşmasına rağmen, kendimi sorunlarımız niye bir türlü çözümlenmiyor diye düşünmekten de 

alamıyorum.

Görüldüğü gibi, o gün doğan erkek çocukları bugün askerlik çağına geldi, kız çocuklarının birçoğu da 

telli-duvaklı gelin olup, günü gelen doğumun hazırlığı içersindeler. 

Ama Çorum’un sorunları hâlâ yerinde sayıyor.

Mutlaka bir yerlerde bir yanlış yaptık diye düşünüyor, başınızı fazla ağrıtmak istemiyorum. Zaten son 

günlerde başımıza yeniden musallat olan ve ismi Kırım Kongo Ateşli Hastalık diye bilinen ‘Kene’

belası ile uğraşırken, 28 yılda Çorum’da neyin değişip ya da gelişip gelişmediği de o kadar önemli 

olmasa gerek.

Ne diyelim, lafı fazla uzatmayalım; 

Böyle gelmiş, böyle gider (mi), orasını da zaman gösterir diyerek, yazımızı noktalıyoruz.

Görüşmek dileğiyle. (16.06.2014)


1870 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

VE ‘KARA PROPAGANDA’ FİLMİ YENİDEN VİZYONA MI GİRİYOR? - 15/05/2015
‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler’
VE DANANIN KUYRUĞUNUN KOPMASINA 41 GÜN KALDI! - 28/04/2015
GÜNÜN SÖZÜ: KULAKLARA KÜPE!
SARI ÖKÜZ’Ü VERMEK YA DA VERMEMEK! - 21/04/2015
7 Haziran Genel Seçimleri için geri sayım başladı.
NE O.. AT İZİ, İT İZİNE Mİ KARIŞIYOR? - 05/04/2015
Türkiye hala, geçen hafta başında meydana gelen iki olayın şokunu atlatmış değil.
TÜNELİN ÇIKIŞINDAKİ IŞIĞI GÖREBİLMEK! - 01/03/2015
ZAMAN su gibi geçip gidiyor..
‘İDAM CEZASI’ VE YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK! - 19/02/2015
Mersin’de 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın vahşi cinayete kurban gitmesi, hepimizi derinden yaraladı.
KOMŞUDA PİŞER BİZE DE DÜŞER Mİ! - 04/02/2015
Yunanistan Radikal Sol Koalisyonu’nun (SYRIZA) seçim zaferi, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya solunda yeni bir umut ve yeni bir heyecan yarattı.
HER YENİ YIL BERABERİNDE YENİ UMUTLAR GETİRİR (Mİ)? - 30/12/2014
HANİ ESKİ YILI UĞURLARKEN, yenisine dair beklentileri yazmak adettendir ya, biz de öyle yapmaya çalışacağız.
BİZDEN DUYMUŞ OLMAYIN.. 2015 YILI ÇOK ZOR GEÇECEKMİŞ! - 22/12/2014
Genellikle yeni yıla girerken, içimiz yepyeni bir umutla dolar ve geleceğe yönelik çok güzel düşler kurmaya çalışırız.
 Devamı