OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi

Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Hava Durumu
Takvim
Saat
Tülay HERGÜNLÜ
PRİZMA
İç kargaşa olmadı, dış kargaşa verelim…
14/03/2017

 


Görünen o ki; siyaset kargaşadan besleniyor... Zaten siyasiler de bu gerçeği itiraf ediyorlar. Nitekim geçmişin indirilmiş başbakanı, 2015 yılında, yüzden fazla insanın hayatını kaybettiği Ankara patlamasının ardından şöyle bir itirafta bulunmuştu;

Şimdi Ankara’daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var…”

16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa oylaması ile getirilmek istenen başkanlık sistemini Türk milleti kabul etmiyor. Her ne kadar adına “partili cumhurbaşkanlığı” denilse de, bunun bir “başkanlık sistemi” olduğunun bilincinde… Zira milletin yarıdan fazlası, Cumhuriyet rejimi yerine “tek adam rejimi” nin getirilmek istendiğinin farkında… Millet, kendisi için en doğru yönetim sisteminin, Cumhuriyet olduğunu biliyor… Milletin Meclisi’ nin devre dışı bırakılarak, tüm yetkilerin bir kişiye teslim edilmesini sakıncalı buluyor... Bu düşünceler anketlere de yansımış olmalı ki, sonuçlar, 16 Nisan’ da sandıklardan “Hayır!” çıkacağını gösteriyor.

Türkiye bu çok önemli referandum öncesinde garip bir sükûnete büründü. Âdeta bir huzur ülkesi görünümü veriyor. Muhalefet deseniz, son derece sakin… Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Devlet Bahçeli üçlüsünün olanca güçleri ve devletin tüm olanaklarıyla dört bir yandan abanmalarına rağmen, aksi yönde fırsat vermemeye kararlı... CHP, yumuşak bir “ Hayır!” kampanyası yürütüyor. Beklenenin aksine, Anayasa değişiklik paketinin iptali için, Anayasa Mahkemesi’ ne de gitmedi. Kemal Kılıçdaroğlu deseniz o zaten “pamuk” gibi… Hal böyle olunca da bugüne kadar arzu edilen kargaşa ortamı yaratılamadı.

Seçim atmosferine girmiş ve ırkçı sağ partilerin yükselişe geçtiği bir dönem yaşayan bazı Avrupa ülkeleri, ortamı gerebilecek etkinliklere izin vermemektedir. Bu çerçeve de Almanya, Türkiye’ nin referandum propagandası etkinliğine de izin vermez. Bu ülkede bir “salon krizi” ortaya çıkar… Nihayet beklenen fırsat Almanya eliyle ortaya çıkmıştır. Hemen düğmeye basılır ve Hollanda etkinliği için girişimde bulunulur. Hollanda, 14 Mart’ta seçim yapılacağını, bu tarihten gelmeler durumunda izin verileceğini açıklar. Bizim başbakan olumlu karşılar. Ancak ne olduysa birdenbire Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hollanda’ya gitmeye karar verir. Yetmezmiş gibi bir de  “Hollanda’ya gidiyorum, bakalım önleyebilecekler mi?” tarzında kışkırtıcı bir açıklamada bulunur. Hollanda Başbakanı, bizim bakanın iniş iznini iptal eder. O esnada zaten Avrupa’da bulunan Aile Bakanı, Hollanda’ya yönlendirilir. Bir nevi, “Bile bile lades” yani… Nitekim Aile Bakanı’nın Hollanda’ya girişine izin verilmez ve beklenen olur; Hollanda’da ki Türkler çok normal olarak milliyetçi duygularla ayağa kalkarlar… Bizim Cumhurbaşkanı Hollanda’yı da faşistlikle suçlayan açıklamalar yapar.  (Burada bir parantez açmak istiyorum; Türk Bakanları’na yapılan muamele, Türk Milleti’ne yapılmış demektir ve elbette bizim de kanımıza dokunuyor; ancak, bu ortamı yaratmamak, Türk diplomasisinin elindeydi. Hiçbir ülkenin ya da siyasinin, Türk Milletinin onuruyla oynamaya ve de oynanmasına müsaade etmeye hakkı yoktur! Parantezi kapıyorum. )

Almanya ve Hollanda olaylarının ardından bir takım isimsiz mektuplar sosyal medya da dolaştırılmaya başlar: Bu mektuplar da mealen şöyle ifadeler kullanılmaktadır; “Bugüne kadar kararsızdım ancak Avrupa, Türkiye’ nin hayrına bir iş yapmaz. Bu nedenle ben de Evet diyeceğim.”  Veee,  AKP’ li vekil bir açıklamada bulunur;

Bu Almanlara Hollandalılara kızmayalım, belki azıcık teşekkür de etmeliyiz. …söz konusu iki ülkede yaşananlar nedeniyle yurtdışında ve yurtiçindeki ‘Evet’ oyları kesin olarak iki puan arttı…”

***

İşte böyle sevgili Türk Milleti…

Yaratılan iç ve dış kargaşalar sizi aldatmasın!

16 Nisan’da sandık başına giderken düşünün ve soru sorun;

Neden?

Neden Cumhuriyet Rejimi’nden vazgeçelim?”

Neden koskoca ülkenin tapusunu bir tek adama teslim edelim?”

Sorgulayan akıl neden “HAYIR!” demesi gerektiğini idrak edebilen akıldır…


Tülay Hergünlü

İstanbul 14 Mart 2017

 


1129 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kadınlar günü, kadın hakları filan… - 16/03/2022
Kadın… Nedir kadın?
Haçlı Batı’nın ikiyüzlü siyaseti - 05/03/2022
Tarih boyunca Türk ve Müslümanlara yapılan katliamlara dünya her zaman seyirci kalmıştır.
Boğazlardaki Atatürk kilidi; Montrö Antlaşması - 28/02/2022
Atatürk’ün hemen ardından gelen iktidarlar, onun güvenli dış politika kurallarını sürdüremedi.
İyi polis, kötü polis - 13/02/2022
Hani dizi ya da filmlerde izleriz ya; polisler bir suçluyu sorgu odasına alırlar. İki polis içeriye girer.
“Yapacak bir şey yok!” - 09/02/2022
Günlerdir haber kanallarında vatandaşa elektrik ve doğalgaz faturalarının yüksekliği konusunda ne düşündükleri soruluyor.
Fatma Girik - 29/01/2022
Türk Sineması, tüm emekçileriyle birlikte kendine özgü sıcaklığı ve samimiyeti olan oyuncularıyla var olmuştur.
Ay çekirdeği - 26/01/2022
Kuruyemiş dükkânında bir diyalog:
Önce can, sonra canan - 21/01/2022
Geçtiğimiz günlerde telefonuma bir mesaj düştü.
Kayıt dışı çalışma hayatı - 17/01/2022
2022 yılında uygulanacak olan net asgari ücret 4.253,40 TL. olarak belirlendi.
 Devamı