OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi

Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.382232.5119
Euro34.402534.5404
Hava Durumu
Takvim
Saat
Tülay HERGÜNLÜ
PRİZMA
Nefreti devletler, sevgiyi halklar paylaşır
02/08/2015
Akşamın biraz ilerleyen saatinde, omzuma dokunan bir el ile uyandım. Komşu teyze; “kalk 
 
kızım bize geçelim dedi. Altı yaşlarındaydım. Uykulu halimle ne demek istediğini 
 
anlayamamıştım. Yataktan kalktım, birlikte yan taraftaki eve geçtik. Uykum açılmıştı. 
 
Pencereye yaklaştım, çok güzel bir akşamdı. Gökyüzü laciverte bürünmüş, yıldızlar pırıl pırıl 
 
parlamaktaydı. Hani elimi uzatsam değecek gibiydiler. Uzun süre gökyüzünü seyrettiğimi 
 
hatırlıyorum. Sonra bahçeye baktım. Karanlıkta bir ışık yanıp, söndü. Biraz daha dikkatli 
 
bakınca, babamın bir oraya bir buraya volta atarak sigara içtiğini fark ettim. Aradan ne kadar 
 
zaman geçti bilmiyorum. Beni tekrar bizim eve götürdüler. Bir erkek kardeşim olmuştu.  
 
Evinde kaldığım komşumuz Roman bir aileydi. Üç kızı vardı. En küçüğü arkadaşımdı. Adı 
 
sanırım Güler’di. Tertemiz bir aileydi.  O mahalleden taşındıktan yıllar sonra bile görüşmeye 
 
devam ettik. Ne yazık ki arkadaşım balkonda otururken bir maganda kurşununa kurban gitti.
 
Aynı mahallede Ermeni bir aile vardı. Kızlarının adı Agavni’ydi. O da benim arkadaşımdı. 
 
Hatta didişirken, tırnağı benim çenemi çizmişti. Bugün bile izi durur.
 
İlk çocukluğum da babamın esnaf arkadaşlarının çoğu Doğu’dan gelme Kürt vatandaşlardı.  
 
Beni kendi çocukları gibi korur, kollar, sahip çıkarlardı. Rahmetli babam onlarla konuşa 
 
neredeyse Kürtçeyi söker hale gelmişti. 
 
En iyi komşularımız Pomak’lar olmuştu. Malkara, Pehlivanköyü’nden İstanbul’a gelmişlerdi. 
 
Elleri, sofraları çok bol komşulardı. Küçük kızları Ayşe, benim kan kardeşimdi. Fatma 
 
teyzenin Patriot böreğinin tadı, bugün bile damağımdadır. Hâlâ görüşüyoruz. Allah sağlık 
 
versin. 
 
İş hayatımda iki Ermeni, iki de Yahudi dostum oldu.
 
Birisi Hırant Usta. Sultanhamam’da matbaa sahibiydi. Bizim şirketin basılı malzemeleri hep 
 
ona verilirdi. Hayatımda gördüğüm en dürüst esnaftı. Hem dürüst hem de işinde çok titizdi. 
 
Artan kâğıtlardan bizlere notluklar hazırlardı. Hani şimdi para ile aldığımız not kâğıtlarından. 
 
Beni çok severdi. Değerli kitaplarımı ciltler, üzerlerine altın yaldızlarla adımı yazardı. Bir 
 
gözü askerde kaza ile kör olmuştu. Bu nedenle de “kimse beni istemez” diye bir duyguya 
 
kapılmış, evlenmemişti. Ablasıyla yaşıyordu. Çırak olarak aldığı Müslüman, Türk gencini 
 
yerine usta olarak yetiştirmişti. Nurlar içinde yatsın. 
 
Diğeri,  Alis Hanım. Büyük bir işyerinde mesai arkadaşıydık. Oğlu hastaydı. Lise’de okurken 
 
bir kan hastalığına yakalanmıştı ve bir türlü çaresi bulunamamıştı. Çocuk bu nedenle bir yıl 
 
lise eğitimine ara vermişti. O yıllarda Karaköy’de çalışıyorduk. Ramazan ayındaydık. Bu 
 
nedenle de öğle tatillerimizde taksi tutar, cami gezerdik. Bir gün yine Eyüp Sultan Camii’ne 
 
gitmeye karar verdik. Alis Hanım; “ben de sizinle gelebilir miyim” dedi. Sevinçle kabul ettik. 
 
Hep birlikte Eyüp Sultan’a gittik. Orada gözyaşları içinde oğlu için dua ederken bizi de 
 
ağlatmıştı. Daha sonra o da bizi Neol zamanı Galatasaray’daki St. Antuan Katolik Kilisesi’ne 
 
götürdü.  İlk kez bir kilise görmüştüm. Hep birlikte Noel aynini seyrettik, Allah’ımıza dua 
 
ettik. Oğlu iyileşti ve tahsiline devam etti. Alis Hanım oğlunun iyileşmesini Eyüp Sultan’da 
 
ettiği duaya bağladı. “Orada ettiğim dua kabul oldu” der, başka bir şey demezdi. 
 
Hayatıma giren iki Yahudi’nin ikisi de Jak’ dı. Birinci Bay Jak, yine Sultanhamam’da 
 
çalışırken bizim firmadan kumaş satın alırdı. Bize göre oldukça yaşlıydı. Ona çok değer verir, 
 
hürmet ederdik. O da buna karşılık beni görmeden firmadan gitmezdi. Kapıdan içeriye girince 
 
“hanım kızım nerede? Diye önce beni sorardı. Nurlar içinde yatsın.
 
İkinci Jak ise meslekte ikinci öğretmenimdi. Birinci öğretmenim Trabzon’lu bir müslümandı. 
 
Mesleği ondan öğrendim. Bize bağıra çağıra meslek öğretmişti. Nurlar içinde yatsın. İkinci 
 
öğretmenim Bay Jak’ a gelince; bana bilgisayar’ı ilk öğretendir. Yanıma oturur, tek tek, her 
 
bir tuşun yerini ayrı ayrı anlatarak ve de not aldırarak bilgisayarı öğretmişti. İlk öğrendiğim 
 
program Lotus idi ve Bay Jak öğretmişti.  
 
Bir gün yine hafta sonunda çalışıyoruz. Gelir Vergisi zamanı ve çok yoğunuz. Öğleden sonra 
 
Bay Jak ortadan kayboldu. Uzun süre de gelmedi. Yine Ramazan ayındayız ve ben 
 
oruçluyum. Tam iftar yaklaşırken içeri girdi, mutfağa geçti. Hafta sonu olduğu için mutfak 
 
görevlisi yoktu. İçeride uzun süre bir şeylerle uğraştı. Tam iftar vaktiydi, içeriden seslendi: 
 
“Hadi ablam, sofra hazır, iftarını yap, Allah kabul etsin”. Mutfağa geçtim. Sofrada yok, yoktu. 
 
Pastırmasından, pidesine kadar her şeyi almıştı. Hatta pide kuyruğuna girmiş, uzun süre 
 
kuyruk beklemişti. 
 
Her yeni çıkan tebliği okumaya üşenir, telefon açar ona sorardım. İlk akreditif işlemlerini de 
 
ondan öğrendim. Masamın üzerine bırakılan 16 adet proforma faturayı tek tek tercüme edip, 
 
bana yol göstermişti
 
Bay Jak bugün 81 yaşında ve Alzheimer hastalığına yakalandı. Allah şifa versin.
 
En iyi arkadaşlarım arasında Aleviler’de vardı. Yıllar sonra siyaset hayatımda en iyi 
 
dostlarımdan birisi Diyarbakırlı bir Kürt oldu. 
 
Kürt, Pomak, Alevi, Ermeni, Yahudi, Türk, Alevi ve diğerleri. Diğerlerini de yazsam roman 
 
olur. Fazla uzatmamak için yazmıyorum.
 
Bütün bunları neden mi yazdım?
 
Bugün içinde bulunduğumuz düşmanlıkları gördükçe çok üzülüyorum. Sosyal sitelerde aynı 
 
vatanın evlatlarının birbirlerine ettikleri ağır hakaretleri gördükçe içim acıyor. Aynı vatanın 
 
evlatları birbirlerini öldürüyor, Müslüman, müslümanı katlediyor.
 
Biz bu değiliz ve olmamalıyız. 
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde yaşayan herkes kardeştir. Ortak değerlerimiz vardır.  
 
Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk, Ulus Devlet’i inşa etmiştir.  Harcımız güçlü olsun, kimse 
 
bizi yıkamasın diye…
 
Cenneti sadece öbür dünyada zannedenlere de bir çift sözüm var:
 
Kalbinde en ufak bir kin kırıntısı bulunduranların hem bu dünya da hem de ahirette, Cennet’i 
 
bulmaları mümkün değildir. Kalplerdeki kin ve öfkenin yerini sevgi almadıkça Müslüman 
 
dünyanın kurtuluşu ise asla ve asla mümkün değildir.
 
İslam kelimesinin kökeni “silm” ve “selam” dan gelir. Barış ve sevgi demektir. Bir dinin 
 
adında barış ve selam varsa, bunun üzerinde oturup çok iyi düşünmek gerekir.
 
Sözlerimi Rahmetli Prof. Dr. Salih Akdemir’in hepimize ışık tutacak bir cümlesi ile bitirmek 
 
istiyorum:
 
"Yaşam, zaman geçirmek için değil, Varlık ile bütünleşerek ve dolayısıyla İlahî Akışa dâhil 
 
olarak bir şeyler yapmak içindir! 0 halde, ilahi bir varlık olarak bizlere düşen, eğer hâlâ 
 
olmadı isek, şimdi kendimiz olmak ve böylece dünyamızda sevginin, barışın, adaletin, 
 
dürüstlüğün ve evrensel kardeşliğin egemen olduğu bir dünya oluşturmak için çabalamaktır. 
 
Bunun dışında başka bir kurtuluş yolu yoktur. 0 halde bu gerçeği bir an bile aklımızdan 
 
çıkarmayalım!”
 
Son söz: Nefreti devletler paylaşır; sevgiyi ise halklar. Sevginin paylaşıldığı ülkelerde 
 
devletler isteseler de nefretle yönetemezler.
 
Her şey bizim elimizde…
 
“Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz.”
 
Sevgiyle ve dostça kalın…
 
Tülay Hergünlü
 
Geyikli-Çanakkale, 2 ağustos 2015


1447 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kadınlar günü, kadın hakları filan… - 16/03/2022
Kadın… Nedir kadın?
Haçlı Batı’nın ikiyüzlü siyaseti - 05/03/2022
Tarih boyunca Türk ve Müslümanlara yapılan katliamlara dünya her zaman seyirci kalmıştır.
Boğazlardaki Atatürk kilidi; Montrö Antlaşması - 28/02/2022
Atatürk’ün hemen ardından gelen iktidarlar, onun güvenli dış politika kurallarını sürdüremedi.
İyi polis, kötü polis - 13/02/2022
Hani dizi ya da filmlerde izleriz ya; polisler bir suçluyu sorgu odasına alırlar. İki polis içeriye girer.
“Yapacak bir şey yok!” - 09/02/2022
Günlerdir haber kanallarında vatandaşa elektrik ve doğalgaz faturalarının yüksekliği konusunda ne düşündükleri soruluyor.
Fatma Girik - 29/01/2022
Türk Sineması, tüm emekçileriyle birlikte kendine özgü sıcaklığı ve samimiyeti olan oyuncularıyla var olmuştur.
Ay çekirdeği - 26/01/2022
Kuruyemiş dükkânında bir diyalog:
Önce can, sonra canan - 21/01/2022
Geçtiğimiz günlerde telefonuma bir mesaj düştü.
Kayıt dışı çalışma hayatı - 17/01/2022
2022 yılında uygulanacak olan net asgari ücret 4.253,40 TL. olarak belirlendi.
 Devamı