OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi

Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Hava Durumu
Takvim
Saat
Mustafa YOLCU
YAZI
CEZAEVİ HATIRASI AHMET ÇEŞMECİ
16/05/2015

 

MY:- Ahmet emmi bize kendinizi tanıtırmısınız.

AÇ:-1926 Yılı İskilip Uludere doğumluyum. İlk okulu Sakarya İlkokulunda bitirdikten

sonra, mahalle mektebine devam ettim. Orta okula gecikmeli girdiğimden, 1943

yılında bitirdim. 1946 Yılında asker oldum. Askerden gellince kadastro işine girdim.

MY:- Bize ceza evi hatıralarınızı anlatır mısınız.

AÇ:- 1956 Yılında, İskilip Cezaevi müdürlüğüne getirildim. Arada bir süre kesintinin

dışında 1969 Yılına kadar müdürlüğe devam ettim.

Hapishaneye müdür olarak tayin olup, göreve başladığım ilk gün; gardiyanları odama

çağırdım. Onları masamın karşısına oturttum.

-“ Ben çalışma hayatında disiplin, nizam intizam isterim. Ya bana ayak uydurursunuz

benimle çalışırsınız, yada görevi bırakır çekip gidersiniz.” Dedim. Ben bunu

söyleyince gardiyanın biri “ne yapabileceksin” dercesine dudak büktü.

Hemen gardiyanın yanına gidip, yakasından yapıştım ve “Senin bu tavrını

unutmayacağım. Dua etki, burada ilk günüm. Ama gözüm senin üzerinde

olacak.Yanlış yaparsan, sana bunun bedelini ödetirim.” Dedim.

İşe bu şekilde başladım. Hiç bir yanlışa göz yummuyordum. Hapishane’de benim

adım “baba” olmuştu. Mahkumlar bir birleriyle kavga edecekleri zaman- “ Sana

gösterirdim ama, seninle kavga yaptıktan sonra babanın karşısına çıkmaktan

utanıyorum.” Dermiş.

O zamanlar Samsun kavak ta, İskilipte, birde başka bir yerde , İskilip’teki gibi kapalı

ceza evi vardı. İstanbul dan, İzmir’den, Diyarbakır’dan 100 azılı mahkumu sürgün

olarak İskilip’e gönderdiler. Cezaevimizin 160 Kişi kapasitesi vardı.Bu gelenlerle

birlikte 260 kişi oldu. Dışardan gelenler, hapishaneyi karıştırmak istediler. Bunlara

fırsat vermedim.

Çoruma Başsavcı olarak tayin olan İskilip savcısı, beni Çorum ceza evine müdür

olarak götürmek istedi. Bende-“ Bu maaşla, kira vererek Çorum’a gitmem.”

dedim.

Ceza evi müdürlüğü yaptığım zamanlar, trafik kazası nedeni ile İsmail kavlu (

Ayakkabı imalatcısı ) ceza evinde yatıyordu. İsmailin yanına iki mahkum daha

vererek, Sarıyerden Leylak fidesi getirttirdim. Bunları cezaevinin bahçesine diktik.

Ismaili ben cezaevi içinde serbest bıraktım.Bahçede çalışır, gerekli gördüğü

tamiratları yapar, cezaevi görevlisi gibi davranırdı.

Hapishanede iken, benim yaşlarımda hırsızlık yapmış bir mahkumu, hapishaneye

getirmişlerdi. İleri yaşına rağmen hırsızlık yapmasına sinirlenmiş,” Utanmadan bu

yaşında niye hırsızlık yapıyorsun.” diye azarlamıştım. Emekli olduktan sonra

camiye giderken, bu şahıs ile karşılaştım. Oda camiye gidiyormuş.

Bana- “ Müdürüm beni hapishanede azarlamıştınız. Sizin karşınızda

düştüğüm o halimi, hiç unutamıyorum. Sana hakkımı helal ediyorum.” Dedi.

Yukarıda bahsettiğim gibi İstanbul’dan İskilip’e sürgün gelen bir mahkum, kendini

koğuşunda koğuş ağası ilan etmiş. Demiş ki” Benden izinsiz bu koğuşta adım

atılmayacak. Bu koğuşun her şeyi benden sorulur.” Bu durumu bana ilettiler.

Kendini koğuş ağası ilan eden adamı, odama çağırttım. Adama- “Bu hapishane de

koğuş ağası olmayacağını, düzeni bozdurmayacağımı, kendisine bir hafta

süre vererek yaptığı yanlıştan dönmesini.” istedim.

Aradan bir hafta geçti ama, adam geri adım atmıyor, ağalığını devam ettiriyordu.

Mahkumu tekrar odama çağırdım. Kendisine yaptığım ikazı hatırlatarak, ağalıktan

niye vazgeçmediğini sorduğumda- “Ben İstanbul’da da koğuş ağası idim. Burda

da ağalığımı devam ettireceğim.” Dedi.

Hadi çık git dedim. Kazma sapı masamın yanında duruyordu. Tam arkasını dönüp

gideceği zaman, kazma sapı ile adama üç dört defa vurup, yere serdim. Gardiyanı

çağırıp, berberi getirmesini söyledim. Berber geldiğinde –“ Bunun saçlarının yarı tarafı

ile bıyığının bir tarafını kes.” Dedim. Mahkum ayaklarıma kapandı. Ben ettim, sen

etme baba diye yalvardı. Diğer mahkumlarında, bahçeye inmesini söyledim.

Saçı kesilen, ağalık taslayan mahkumu, diğer mahkumların karşısına diktim. Kurt

kuzu olmuştu. Artık ağalık yapacak hali kalmamıştı.

Bu hadiseden sonra hapishaneye huzur geldi. Herkes birbirine saygılı davranıp,

düzen tesis edildi.

Uludere’de ( İskilip’in mahallesi) İsmail İpek hoca vardı. Çok muhterem biriydi.

Haftanın bir iki günü hapishane’de vaaz vermesini, mahkumlar ile sohbet etmesini

ondan rica ettim. İsmail hocam beni kırmadı, ricamı kabul etti. Vaazları çok tesirli

oluyor, mahkumlar vaaz edilecek günü sabırsızlıkla bekliyorlardı. Bir çok mahkum,

onun sayesinde ıslah oldu.

Bir gün gardiyan odama gelerek, mahkum’un birinin mektubunu okuyamadığını

söyledi. ( Hapishaneye, gelip giden mektuplar okunurdu.) Mektubu elime aldığımda,

kelimelerin ters yazıldığını farkettim. Mektubun gönderildiği kişiden uyuşturucu

istenerek, uyuşturucunun ismi belirtilen gardiyana teslimi isteniyordu.

Bu hadise ile hapishanede uyuşturucu pazarlayan kişi ile, ona aracılık eden görevli

ortaya çıktı. Bunlar hakkında’da gerekli işlemi yaptık.

MY:- Ceza evindeki göreve ne zamana kadar devam ettiniz.

AÇ:- 1969 Yılına kadar hapishane deki görevime devam ettim.

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde yönetici olan, Hüseyin Doğangün hemşerimiz

bana-“ Cezaevinde ne uğraşıyorsun. Seni tekrar kadastroya alayım.” Dedi. Bende bu

teklifi kabul ederek; 1969 yılı sonlarında İskilip Kadastro Müdürlüğüne müdür

muavini olarak döndüm. Kadastrodan 1980 yılında emekli oldum.

1980 yılında Tapu Kadasrodan emekli olunca, Ismail Kavlunun oğlu Mustafa yanıma

gelerek- “ Babam seni çağırıyor.” Dedi. İsmailin işyerinde o zamanlar 100 ün üzerinde

işcisi vardı. Ama işcilerin mesaiye geliş gidişleri düzenli değilmiş.

Mustafa ile İsmail Kavlu’nun yanına gittiğimizde bana -” Hapishaneyi nasıl düzene

soktuysan, benim işyerinide öyle düzene sokacaksın .” dedi.

Bende- “ Olur ama benim bir şartım var. Ben ezan okununca camiye giderim.”

Dedim. O da cevaben-“Tabi gidersin. Camiye giderken, beni’de yanında

götürürsün.” Dedi. Böylece Kavlu’nun orda çalışmaya başladım.

MY- Neler yaptınız.

AÇ- İlk iş olarak çalışanların listesini çıkarttım. İmza dosyası hazırlayarak, her gün işe

giriş ve çıkışlarda imza alıyordum. İzinli olan, raporlu olan dosyada gözüküyordu.

Çalışma hayatına nizam intizam gelmiş, iş verimi artmıştı.

MY- Çeşmeci soyadı nerden geliyor.

AÇ- Benim babam su getirir, çeşme yapar, imamlık ta yapardı. İmamlık görevi

sırasında, kadınlara’da kuran öğretir, din dersi verirdi. Babamı askerliğe çağırmışlar.

Önce İstanbul’a gitmiş. İstanbuldan birliklerini Bulgaristan’a götürmüşler. Orada

savaşta mermi, babamın üzerindeki mecidiye ye ( para) isabet ederek, vücuduna

girmiş. Yanında bulunan arkadaşı, babamı yaralı olarak cepheden çıkarmış.

İstanbul’da bir hastaneye getirmişler. Babamı ameliyat eden doktor, babamın yanına

gelerek- “ Sen ne iş yapıyorsun?” demiş. Babam da imam olduğunu, bunun yanında

su getirip çeşme yaptığını söyleyince-“ Su getirip, Çeşme yapma işini bırakma.

Sen mucize eseri, kurşunun mecidiye ye çarpması ile kurtulmuşsun. Yoksa

kurtulamazdın.” Demiş. Baş hekim babamı, tabur imamı yapmış. Fevzi Çakmak

hastaneye gelip giderken, babamla karşılaşıp konuşmuş. Bir kaç kez babamın yanına

uğramış. Askerden terhis olup İskilip'e gelince, babam iki görevide yerine getirdi.

Vefat ettiğinin ertesi günü rüyamda, Fevzi Çakmak’ın başka askerler ile

birlikte, babamı hasta yatarken ziyarete geldiğini gördüm. O gün bu gündür,

ölülerimize fatiha okurken Fevzi Çakmağa’da fatiha okurum.

Şu anda 89 yaşında olan Ahmet Çeşmeci, sağlıklı ve dinç olarak yaşamına devam

ediyor. Cüzdanın dan çıkardığı, ufak ufak kesilmiş gazete ve derki küpürlerindeki

yazıları bana okutturdu. Karşılaştığı gençlere’de ders alınacak bu yazıları

okutturuyormuş. Halen insanlara ders verebilmek, arzu ve gayreti içinde bulunuyor.

Ahmet emmiye sağlık, afiyet, mutluluklar vermesini yüce allahtan diliyorum.

MUSTAFA YOLCU- 15.05.2015

myolcu53@gmail.com



1919 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BİR YAHUDİ TÜCCARI - 18/12/2023
Yakınım İstanbul Karaköy’de bulunan Yahudi tüccardan tezgâh satın alıp, Ankara ya dönmüş.
DEĞERLİ MİLLETVEKİLİMİZ HİDAYET VAHAPOĞLU - 11/04/2023
Bursadan ’dan MHP milletvekili olarak meclise giren, hemşerimiz hidayet Vahapoğlu, meclisin en devamlı üyesi ve kanun teklifi ile önerge veren milletvekili idi.
DEPREME KARŞI TEDBİRLER - 06/03/2023
Depreme karşı tedbirleri ikiye ayırıyoruz. 1- Devletin üzerine düşen tedbirler. 2- Vatandaşın üzerine düşen tedbirler.
DEPREMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - 25/02/2023
Güneydoğu Anadolu depremi. 10 İlimizin alanında meydana gelen depremle 16.2.2023 tarihi saat 21.00 itibarı ile 36000 ölü, 110000 yaralı var.
SEVDİĞİN ELDE EDEMİYORSAN, ELDE ETTİĞİNİ SEV - 16/11/2022
Gün görmüş bir arkadaşımla sohbet ederken, yeni neslin ulaşılması zor talepleri için “SEVDİĞİNİ ELDE EDEMİYORSAN, ELDE ETTİĞİNİ SEV” tabirini kullandı.
BÜYÜK DEVLET NASIL OLUNUR? - 01/11/2022
1-Büyük devlet sözle olunmaz. Çok konuşarak hiç olunmaz. Dünya ölçeğinde yeni vizyon ve misyon üstlenmek gerekir.
İSKİLİP TE BİR KÖŞE BAŞI DÜKKÂNI - 13/10/2022
Resim ’de gördüğümüz yer, İskilip te Hamam önü caddesi ile Dikiciler caddesinin birleştiği köşe başıdır.
İSKİLİP’TE PAZAR (ÇARŞAMBA) GÜNÜ - 24/05/2022
Yıl 1968 Haziran ayıpazar günü idi.
TEFECİLİK - 07/05/2022
Tefecilik, kişilerden hukuki sınırı geçenmiktarda faiz alarak, borç para verme olayıdır.
 Devamı