OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber Gazetesi

Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Hava Durumu
Takvim
Saat
Mahir ODABAŞI
SİVİL SAVUNMA
NASİP OLACAKSA BİR VESİLE ÇIKAR
16/12/2014
Nasip kelime olarak kısmet anlamına gelmekte olup, günlük hayatta en çok kullanılan kelimelerden biridir. Şiirlere, türkülere konu olmuştur. Bir iş olduğunda nasibimde varmış, olmadığında nasibimde olsaydı mutlaka olurdu. Bunda da vardır bir hayır diyerek teselli buluruz. 'Kısmet ise gelir Hint'ten, Yemen'den / Kısmet değilse ne gelir elden?'' beyitini bilmeyenimiz yoktur. Dolaysıyla hepimizin nasiple ilgili mutlaka bir anısı vardır.
 
Bu nokta da lafı fazla uzatmadan Milli eğitim müdürlüğünden emekli maarif müfettişi sayın H. 
Levent GALATALI hocamın kendi kaleminden 'Kabarmış Ekmekler ve Erdal' konulu anısını paylaşmak istiyorum. Buyurun hep beraber nasiplenelim.
 
''1965-1966 Öğretim yılı henüz başlamamıştı. Sonbaharın İlk günleriydi. Orta okulu bitiren her 
 
öğrenci gibi ben de liseye kayıt yaptırmıştım. Hayalimde ileride ne olacağım, nereye kadar 
 
okuyabileceğim diye bir düşünce yoktu. Her çocuğa sorulduğunda alınan cevabı benden de alabilirdiniz. 
 
Doktor, mühendis, öğretmen, subay. En popüler, en uçta olan meslekler. Çünkü babam yoktu ve beni 
 
yaşlı dedem okutuyordu. Ömrü nereye kadar vefa ederse oraya kadar okuyabilirdim. Nitekim mesleğimin 
 
ilk yılında dedemi kaybetmiştim.Evimiz Yavruturna mahallesinde Kulaksız camisinin az yukarısında 
 
şimdi arçelik servisi olan yerdeydi. Her sabah evin ekmeğini almak benim görevimdi. Sabah erken kalkar, 
 
evin ekmeğini alır sonra da bazen yeniden yatardım. Ekmeği caminin karşı köşesindeki Bakkal Cindil 
 
Mehmet'in bitişiğindeki mahallemiz fırınından alırdım. Orada halen fırın var. O sabahta fırına ekmek 
 
almaya gittim. Vitrine seçerek dizdikleri ekmekler bile kabarmamıştı. O ekmekleri alsaydım çok titiz olan 
 
dedem “Oğlum şu ekmekler alınır mı? Sen nasıl ev erkeği olacaksın” diyerek bana kızabilirdi. Oradan 
 
ayrıldım ve o zamanlar adını asfalt koymuş olduğumuz (çünkü asfalt sadece orada vardı.) şimdiki Gazi 
 
caddesi üzerindeki yeni açılmış olan Çınar fırınına doğru gidiyordum. Şimdi halen pastane olan o 
 
zamanlar adı divan pastanesi olan pastanenin önünde ortaokuldan sıra arkadaşım Erdal KADAYIFÇI’ ya 
 
rastladım. Elinde bir kurşun kalem, bir silgi ,bir kalemtraş koflana koflana ve hızlı adımlarla yukarı doğru 
 
gidiyordu. “Nereye böyle sabah sabah” dedim. “Öğretmen okulu giriş sınavına, sen burada ne yapıyorsun 
 
oğlum” dedi. Ben de o zamanlar sınavla girilebilen öğretmen okulu giriş sınavlarına başvurmuş ancak 
 
liseye gitmeye adapte olduğum için başka okullara gitmeyi kaale almamıştım. “Sınav bu gün mü?” 
 
Dedim. “Tabii ya sen gitmeyecek misin” dedi. 
 
Gündüzleri usanıyordum, Gazipaşa İlkokulunun bahçesinde futbol oynamaktan başka yapacak bir 
 
şey yoktu. “ Erdal şuradan ekmek alıp eve bırakayım ben de geliyorum” dedim. Erdal” ben seni 
 
bekleyemem oğlum, senin işin uzun” dedi ve karşıya geçerek Delikboğazın oradan şimdiki Albayrak 
 
caddesine doğru gitti. Hemen Çınar fırınından ekmekleri alıp eve bıraktım. Anneme durumu anlattım. 
 
Kalemtıraşım olmadığı için iki kurşun kalem ve bir silgi parçası alarak, doğru öğretmen okuluna gittim. 
 
Sınava yetiştim. Kahvaltı bile yapmamıştım Aç aç sınava girmiştim.Okullar açıldı. Ben liseye onbeş gün 
 
kadar devam ettim. Lisenin kitaplarını ikinci el olarak temin ettik. Defterlerim alındı. Hatta hiç unutmam 
 
Bengü Can isimli Edebiyat öğretmenimiz edebiyat defterinin yarısına yakınını yazı ile doldurttu. Sanırım 
 
Öğretmen okulları daha geç açılıyordu. Sınav sonuçları açıklandı. Listeler eski öğretmen okulunun giriş 
 
kapısına asılmıştı. Umutsuzca gittim baktım. Sınavları 16. Sırada kazanmıştım. Erdal’ ın ise adı listede 
 
Rahmetli dedemle geleceğimin muhasebesini yaptık. O da benim söyleyemediğim duyguları 
 
taşıyordu. “Oğlum benim sağlığımda nereye kadar okuyabilirsen oku, sonrasını bilemem. 
 
Geleceğine kendin karar ver” dedi. Tek sorun alınan kitaplar ve bir de Müzik öğretmeni Rahmetli 
 
Rüştü AKSOY’ un istediği metin marka mandolin idi. Kitapları üçüncü el olarak zararına birisine verdim. 
 
Çok pahalı olduğu için gücüm yetmediğinden Gözenoğlu marka bir mandolin aldık ve öğretmen okuluna 
 
kesin kaydımı yaptırdık. 15 gün gittiğim Liseden ayrıldım. Üç yıl sonra da öğretmen olarak göreve 
 
başladım. Arkadaşlarım halen üniversitede okurken ben maaş alıyordum.
 
Bence kader ve yazgı işte budur. O gün mahallemizdeki fırın pişkin ekmek çıkarsaydı. Ben 
 
ekmek almaya giderken Erdal’a rastlamasaydım şimdi hangi kurumdan emekli birisi olurdum 
 
bilmiyorum. O gün bana bu tesadüfleri yaşatan Allah’ıma hamd olsun. Ekmekleri güzel çıkartmayan 
 
mahallemizin fırıncısına ve sola döneceği halde caddenin sağ tarafından giden Erdal’a da müteşekkirim.
 
Herkese selam ve sevgiler.'' (tel : 536 5681141)


2431 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

OSMANCIK KAYMAKAMI AYHAN AKPAY - 13/01/2024
Bazı insanlar vardır, bir merhaba dediğinizde, bir selam verdiğinizde tabiri halkla kanınız kaynar.
BAYRAMDA EVLATLA HASBİHAL - 23/04/2023
Evlat!
19 PLAKAYA 19 TAVSİYE-7 - 14/04/2023
Yangın söndürme cihazı:
19 PLAKAYA 19 TAVSİYE-3 - 11/04/2023
Aracınıza benzin, gaz alırken kontağı kapatınız.
19 PLAKAYA 19 TAVSİYE-2 - 07/04/2023
İnsanlara karşı daima saygılı olunuz.
DEPREM OLURKEN UYUMAYA DEVAM EDEBİLMEK İÇİN - 06/04/2023
Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın almıştı.
MAHİRANE SÖYLEMLER - 06/04/2023
Evlat!
NEME LAZIM MI? - 30/03/2023
Efendim bir rivayettir ki, Kanuni Sultan Süleyman ülkenin durumunun çok iyi olduğu, hazinenin altınla dolu olduğu, insanların refah ve mutluluk içinde yaşadığı bir zamanda, bilgisine itibar ettiği, değer verdiği, tavsiyelerine uyduğu bir zata uzun bi
EMEKLİ OLMAK ZORMUDUR? - 27/03/2023
Emekli: Eski çalıştıklarına mukabil, çalışmadan ücret alma hakkına sahip olan kişilere verilen isimdir.
 Devamı