OSMANCIK GÜNDEM
İnteraktif Haber


Duyurular
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Hava Durumu
Takvim
Saat

Türk Büro-Sen Çorum Şubesi "Kadınlar Günü Kutlama Mesajı " yayınladı

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

                 
8 Mart 1857’de Newyork’ta 40.000 dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları elde etmek uğruna gerçekleştirdiği grevde, polisin işçilere saldırarak fabrikaya kilitlemesi ve fabrika önünü barikatlandırmasından ötürü içeride çıkan yangından kaçamayan çoğu kadın (129 kişi) yaşamını yitirmişti.

1857’de meydana gelen bu olay ancak 26-27 Ağustos 1910'da Kopenhag'da düzenlenen Uluslararası Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve 8 Mart "Dünya Kadınlar Günü" olarak kabul edildi. 1960’lı yıllarda Amerika da bu günü desteklemeye başladı ve 1977’de Birleşmiş Milletler bugünü onayladı.Türkiye’de ise 1984’ten sonra düzenli olarak kutlanmaya başlandı.

                
Gönül isterdi ki bugünü coşkuyla, aşkla, sevinçle kutlayalım. Her geçen gün haberini aldığımız, çevremizde şahit olduğumuz veya birebir yaşadığımız kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, öldürülme olayları ülkemizde son yıllarda artış göstermektedir. Her ne kadar ülkeyi yönetenler artış olmadığını, aksine düşüş yaşandığını söylese de istatistiklere baktığımızda, rakamlar durumun pekte onların dediği gibi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

2002 yılı kayıtlarına 66 olarak geçen kadın cinayet sayısı, 2007 yılında 1011’dir. 2010 yılının ilk 7 ayında 226 kadın cinayete kurban gitmiştir. Aynı dönem içinde cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar kapsamında 478 kadın tecavüze uğramış, 722 kadın taciz edilmiş, aile içi şiddet kapsamında 6423 kadın şiddete maruz kalarak hastanelik olmuştur. 2013 yılında ise 28.000 kadın şiddete uğramış ve 2013'ün ilk 9 ayında öldürülen kadın sayısı 842'ye ulaşmıştır. Kadınlar genelde eşleri, eski eşleri, kardeşleri tarafından öldürülmüştür. Öldürülen kadınların bir kısmı daha önce şikâyette bulunduğu ve yardım istediği halde koruma altına alınmamıştır. Katillerin ise birçoğu yakalanmamış/yakalanamamış yakalananlar ise genelde az ceza almıştır. 

                 
Şiddete uğrayıp sığınacak yeri olmayan, ekonomik özgürlüğü bulunmayan kadınlar yaşadıkları şiddetlere mecburen boyun eğip seslerini duyuramamaktadırlar. Bu noktadan hareket edecek olursak sığınma evlerinin sayısını arttırıp, kadınların şikayetlerine kulak verip onları koruma altına almalıyız. Sağlıklı düşünemeyen, huzursuz bir kadın ne ailesine ne de çocuğuna gerekli ilgiyi gösteremediği gibi "eğitim evde başlar" düşüncesine de katkı sağlayamayacaktır. Henüz kendisi hayata tutunamamışken, olumsuzlukları üst üste yaşıyorken, hayatı sadece kendi dünyasından ibaret zannediyorken çocuğuna, çevresine, topluma nasıl katkıda bulunabilir bu kadınlar? 

                 
Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, öldürülme olayları sadece günümüze has bir durum değildir. İslâmın şefkat güneşi dünyayı aydınlatmadan öncede kadınlar bu tür eziyetlere maruz kalıyorlardı. Başta Araplar olmak üzere, insanlık kız çocuklarını ve kadınlarını çok hor görürdü. Onları bir insan olarak kabul etmez, bir eşya gibi değer biçer, alıp satarlardı. Onları şefkat ve merhametten yoksun kıldıkları gibi, mal ve mirastan da uzak tutarlardı. Peygamberimizin bütün insanlığı kuşatan şefkat ve merhameti kısa zamanda kadınlar üzerinde de görülmeye başladı. Onları insanların ayakları altında ezilmekten kurtararak o kadar yüceltti ki, "Cennet anaların ayakları altındadır" buyurarak, Cennete girmeyi annelerin rızalarıyla eş tuttu. Kadınlara iyilik yapmanın, onlara şefkatli davranmanın, imanın bir alâmeti olduğunu beyan ederek bu meseleye büyük önem verdi. Yine bir başka hadisinde "Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olandır. Ben kadınlara iyi davranma bakımından sizin en hayırlınızım" buyuran Peygamberimiz, kadınlara anlayışlı davranmayı tavsiye etmektedir. İşte biz bu düşünceleri hayatına ilmek ilmek dokumuş, kendinden sonraki nesillere de bu ilmekleri altın harflerle kazıyarak tavsiye etmiş ecdadın torunlarıyız!

               
Biz bütün bunlardan yola çıkarak Türkiye Kamu-Sen/Türk Büro-Sen olarak kadınların yanında durarak mücadele etmeye devam edeceğiz. Peki neden mücadele ediyoruz? 

Bedenlerimizin bir savaş ganimeti olmaktan kurtarılması için; 
Gerici ve cinsiyetçi hükümet politikalarına hayır demek için;
Eşit iş ve eşit ücret için; 
Koşulsuz kreş hakkı için;
Zorla evlendirilmeye, başlık parasına son vermek için;
Hayatın hiçbir alanında cinsiyetimizden dolayı ezilmemek, sömürülmemek, aşağılanmamak için;
Fuhuşa, cinsel sömürüye, tacize, tecavüze dur demek için;
Töre ve namus cinayetlerine kurban gitmemek için;
Gözaltında işkence, yeciz ve tecavüze dur demek için;
Eğitimde cinsiyet ayrımcılığına son vermek için;
Sigortasız, sendikasız, güvencesiz çalışmaya dur demek için;
Kürt, Türk, Ermeni, Arap milletlerini birbirine kırdırmaya çalışan ırkçı politikalara geçit vermemek için;
Sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünya için; 
Pozitif ayrımcılığa son vermek için;
İnsanca bir yaşam için; 

TÜRK BÜRO-SEN HER ZAMAN HAKLININ VE MAĞDURUN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEKTİR.

               
Gerektiğinde savaşta mehmetçiğine mermi sırtlayıp taşıyan, kurşun yemekten çekinmeyip vatan savunan, köyde tarla süren, onuruyla ekmeğini kazanan, bir gün değil her gün değerli olan emekçi kadınlarımızın "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" kutlu olsun.

 
                                                                      Demet YURDASUCU
 Türk Büro-Sen Çorum Şube Başkan Yrd.
                                                                                                           (Mevzuat ve Toplu Pazarlık)


5117 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın